TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hafta sonunda yapılan TZOB Genel Kurulu’nda Türk Tarımının sorunlarını,nedenlerini ve çözüm önerilerini ortaya koydu.Sayın Bayraktar’ın konuşmasını özetleyerek aktarıyorum:
Geçmişte doğrudan gelir desteğinde gelir vergisi yüzde sıfır uygulanıyor ve stopaj kesilmiyordu. Tarımsal destekler artırılarak sürdürülmelidir. Destek derken, pamuktaki verim sınırlamasını da dile getirmek istiyorum. Bildiğiniz gibi pamukta kilogram başına prim 80 kuruş. Uydu tabanlı parsel tanımlama modeline göre, çiftçimizin ürettiği pamuğun tamamı için prim desteği alıyordu. Şimdi dekar başına 500 kilogram verim sınırlaması getirdiler. Çiftçimiz dekarda 700-800 kilogram pamuk da üretse 500 kilogram üzerinden prim desteği alacak. Bu uygulama çiftçimizi, odalarımızı rahatsız etti.
Çiftçimiz daha az primle yetinmek zorunda kalacaktır. Ülkemizin pamuk açığı verdiğini unutmamalı, pamuk üretimi desteklemeli, kimi yıllar 2 milyar dolarlara varan ithalata son vermeliyiz.
Bunun için de bu düzenlemenin değiştirilmesini talep ediyoruz. Sorunlarımız sadece girdi fiyatları ve yapısal sorunlardan oluşmuyor. Küresel ısınma iklimi değiştiriyor. Afetler yıl geçtikçe artıyor. 1940 ile 2008 yılları arasında, yılda ortalama 300 civarında meteorolojik olay meydana gelmişken, 2008 yılından günümüze kadar geçen sürede bu olayların sayısı yılda 600-700’ü buldu. Hatta 2015 yılında çiftçimiz, 768 meteorolojik olayla karşılaştı. Son yıllarda çiftçimiz, kış aylarındaki kuraklık ve özellikle bahar döneminde gerçekleşen aşırı yağış, sel, fırtına, hortum, dolu başta olmak üzere hemen her afetle karşı karşıya kaldı.
Bu sezonda aşırı yağış ve gerçekleşen seller ile tarım arazileri sular altında kalırken sel, fırtına ve hortum seralara önemli zararlar verdi.
Binlerce dekar sera, meyve bahçesinde zarar yaşandı.
Bu durum, seralarda üretim maliyetini artırdı.
Özellikle Antalya ve Mersin illerinde hem seralar hem ürünlerde zarar meydana geldi.
Üst üste doğal afet yaşayan, ürünlerde görülen hastalık ve zararlılar nedeniyle yeterli üretim yapamayan çiftçilerimizin borçları birikti. Çiftçimiz, artık borcunu çeviremez hale geldi. Bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borcu 110 milyar lirayı aştı. Oysa, bu rakam çok değil 2008 yılında15,6 milyar lira düzeyindeydi.
Talebimiz üzerine çiftçi borçlarının bir kısmı son 3 yılda iki kez 5 yıl süreyle ertelenmiştir. En son, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan ve doğal afetler yüzünden ertelenen çiftçi borçları ile 31 Aralık 2018 tarihi itibarıyla kanuni takibe giren çiftçi borçları yapılandırılmıştır. Yapılandırma idari takipteki borçlar ile diğer bankalara olan tarımsal kredi borçlarını kapsamamıştır. Çiftçimizin kredi borçlarının yaklaşık yüzde 37’si Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri dışındaki bankalara aittir. Ayrıca, çiftçimiz takibe düşmemek için Ziraat Bankası’na olan borçlarını cari faiz üzerinden yapılandırmıştır. Çiftçimiz borçlanıyor. Tam takibe düşmeden evvel Ziraat Bankası çağırıyor. Borcu cari faiz üzerinden yapılandırıyor. Borçlu görünmüyor. Cari faiz üzerinden nakdi kredi alanlar da yapılandırmaya girmiyor.
Bütün bu sorunlara bir çözüm bulunması gerekir. Doğal afetlerin ardından çiftçimiz yeterince desteklenmez, can suyu verecek yardımlar yapılmazsa, finansman sorunu çözülmezse, çiftçimizin, bağında, bahçesinde, tarlasında üretimi sürdürmesi imkansız hale gelir. Çiftçimiz, üretimi sürdüremez ve tarımdan koparsa ülkemizin gıda güvencesi de tehlikeye girer. Öncelikle; Çiftçimizin finansman sorununun çözümü için Ziraat Bankası yüzde 16’ya çıkardığı tarımsal kredi faizlerini yeniden yüzde 8-11’e indirmelidir. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin faiz oranı yüzde 26’dan Ziraat Bankası seviyesine çekilmelidir. Her iki kurum, çiftçimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.