Türkiye tarımının önemli yapısal sorunları bulunmaktadır.
Özellikle 1980’den sonra Türk tarımında dünya şartlarına ayak uydurabilmek için yapısal bir değişime ihtiyaç duyulmuştur.1999’da başlayan hızlı yapısal değişiklikler Türk üreticisinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmese de günümüze kadar devam etmiştir.
Türk ekonomi bürokrasisi için tarım her zaman arka plana itilmiştir. Çünkü tarım kesimi aktif ve diğer kesimler kadar eğitimli ve örgütlü olamadığı için maliye ve ekonomi bürokrasisi üzerinde etkili olamamıştır. Olamamaktadır.
Her ne kadar maliye ve ekonomi bürokrasisi tarımı göz ardı ederek küçümser tavırlarda olsalar da tarımında yapısal dönüşüm GSYH ve istihdamın artmasını sağlamaktadır. Bu sayede de kişi başı gelirin artmasını temsil etmektedir. Bu şekilde, tarım aslında sanayinin büyümesi için hızlandırıcı bir rol oynamaktadır.
Tarımda en zaruri adımların başında gelen yapısal reformların gerçekleşmesi sosyal hayatı da düzene sokucu özellik ve etkiye sahiptir. Bunun başında köyden kente göç gelmektedir. Göç pahalı bir olgudur. Göç sonucunda toprak işlemek ve hayvan bakımı dışında sanat ve eğitim sahibi olan bu kesim şehirlerde kronik bir ekonomik ve sosyal olgu halinde devlete sorun teşkil etmektedirler.
Önceki yazımızda belirttiğimiz gibi tarımda yapısal reform ve değişikliklerin sağlanamaması tarım sektörü ile diğer sektörler arasında gelir uçurumu yaratarak sosyal rahatsızlıklara neden olmaktadır. Bu bakımdan siyasetçilere yeni yasama döneminde TBMM’de bu amaca hizmet eden yasaları çıkarmak, bakanlara da yeni yapısal reformları hazırlayacak teklifleri genel kuruldan geçirmek görevi düşmektedir.
Tarımda yapısal aksaklıklardan kaynaklanan yüzlerce uygulama hatası bulunmaktadır. İlk akla gelen yapısal reformları maddeler halinde sıralayacak olursak;
Gıda kalitesi, güvenliği öncelik almalıdır. Gıda üretimi tarladan başlamalı, ”iyi Tarım ve Organik Tarım uygulamaları “yaygınlaştırılmalı, özendirilmelidir. Türkiye’nin bir “Organik Tarım Cenneti” haline getirilmesi, makul sürede planlanmalı, somut hedeflere ulaşılması için stratejik planı oluşturulmalıdır. Planın ilk safhası yine Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı marifeti ile olacaktır.
İyi Tarım ve Organik Tarım uygulamalarında mevzuat basitleştirilmeli, zorlayıcı değil kolaylaştırıcı metotlar takip edilmelidir. Tarım danışmanlığı yönetmeliği bu amaca hizmet edecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Başta Ziraat Odaları ile İyi Tarım ve Organik Tarım uygulamaları konusunda işbirliğine gidilerek tarım danışmanlarının Ziraat Odalarında daha uygun şartlarda istihdamı sağlanarak, uygulamaların doğrudan üreticiden başlaması ilke edinilmelidir.
Bu sayede devletin mevzuat ve kırtasiyesinden kurtulacak olan uygulamalar daha faydacı ve uygulanabilir hale gelecektir.
Günümüz şartlarında, girdilerin yüksekliğine rağmen, yeterli olmasa da bir bölüm üreticimiz “İyi ve Organik tarım uygulamalarına gönül vermiş durumdadır. Ancak verilen desteklemeler katlanılan fedakârlıklar dikkate alındığında yetersizdir.
Yeni Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve bakanlık bürokrasisi bütçelerinde iyi ve organik Tarık desteklemelerini üreticinin hak ettiği düzeyde artırmalılar ki hem ihracatta hem de gıda güvenliği konusunda hedeflere ulaşılabilsin.
Siyasetçi de hedefe giden yolda yerini almalı, sorumluluğunu üstlenmelidir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.