Gıda dünyamızda son yıllarda mısır ve mısır bileşikleri önemli bir yer tutmaktadır.
GDO’lu mısırın gıda dünyamızda yer aldığı iddiaları ise oldukça yaygındır. GDO’lu mısırın insan sağlığına zararının olup olmadığı konusunda araştırmalar yapılırken, ön çalışma ve labaratuvar sonuçları, hayvanlarla yapılan deney sonuçları ile ortaya konulmaktadır.
Bu alanda yapılan çalışmalardan birisi de Seralini ve arkadaşları, genetiği değiştirilmiş mısırla 90 gün boyunca beslenen farelerin idrarında fosfor ve sodyum atılımının azaldığını, trigliserit düzeyinin yükseldiğini ve hepatorenal toksisite ile ilgili bulgular belirlediklerini ve bu etkinin doza bağlı olarak arttığını bildirmişlerdir.
Seralini ve arkadaşlarının 2 yıl boyunca aynı mısırın GDO’lu ve GDO’suz haliyle beslenen farelerin sağlık durumunu incelediği bir çalışmada ise; genetiği değiştirilmiş gıda ile beslenen farelerde en az 2 kat, en fazla 3 kat daha fazla sayıda ölüm gerçekleştiğini; ayrıca dişilerde en çok ölüm nedeninin meme kanseri olduğunu, erkeklerde ise karaciğer kanserinin 2,5-5 kat arttığını, her iki cinste de en çok görülen anomalinin böbrekte yaşandığını ve rahatsızlıkların % 76’sının böbrek tümörü merkezli olduğu bildirilmiştir.
Genetiği değiştirilmiş ürünlerin, insan sağlığı üzerinde özellikle uzun dönemde meydana getirebilecekleri etkiler ile ilgili ise henüz net bilgiler bulunmamakla birlikte Dünya Sağlık Örgütü (WHO: World Health Organization), 2005 yılında yayınladığı raporda, GDO’ların insan sağlığı ve gelişimi için potansiyel risk olasılığı taşıdığını ve bunların güvenli besin olarak tüketimlerine dair bir geçmişleri olmadığını, genetiği değişecek organizma genomuna yeni gen yerleştirilmesinin istenmeyen gelişimsel ya da fizyolojik etkilere neden olabileceğini bildirmiştir.
Yine Fransa’da yapılan bir araştırmada erkek farelerde GDO'lu mısırın zararlarının daha çok karaciğer ve böbreklerde hasarlara neden olduğu, bununla birlikte tümör oluşumlarının da yüksek oranda pozitif yönde sonuçlandığı ortaya çıkmıştır. GDO'lu mısır tüketen bu deney, farelerinin ortalama yaşam süreleriyle kıyaslandığında erkek farelerin ortalama yaşam sürelerinden % 50 kadar, dişilerde ise % 70 oranında daha erken ölümler meydana geldiğini göstermiştir.
Çeşitli bilimsel araştırmalarda da gıda olarak tüketilen bazı GDO’ların ve türevlerinin, insanlarda alerji ve toksisiteye neden olduğu bildirilmiştir. Ayrıca bu gıdaların, antibiyotiklere direnç gelişimine neden olma ve kanser oluşumunda rol oynama potansiyellerinin olduğu da bildirilmiştir.
GDO’lu ürünlerin insan sağlığı üzerinde en önemli etkilerinin alerji, zehirlenme ve kanser olduğu ileri sürülmektedir.
Antibiyotiklere direnç, toksin birikimi ve doğurduğu metabolizma değişikleri ile tanımlanmaktadır.
İddia odur ki ülkemizdeki mamul gıdaların pek çoğunda tatlandırıcı olarak mısır şurubu kullanılmaktadır.
Genleri ile oynanmış mısırdan elde edilmiş glukoz şurubu içeren gıda ürünleri, bu bağlamda rafine yağlar, bonbonlar, çikolatalı ürünler, bira ve şaraplar bu kapsama girmektedir. Buna karşılık, genleri ile oynanmış yemlerle beslenmiş hayvanlardan elde edilen et, süt ve yumurta gibi ürünlerin etiketlerinde bu duruma işaret edilmesi söz konusu değildir.
Yani kısacası hangi üründe GDO etkisi bulunduğunu bilmemekteyiz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.