Aydın ve Ege’nin nadide ve en değerli bitkilerinden olan zeytin,bu toprakların en gözde bitkilerindendir.Çine,Bozdoğan,Milas,Marmaris,Manavgat ve diğer orman yangın alanlarında yanıp kül olan zeytinlerimizi bir daha anmak için zeytinin yakın tarihinden kısa notlar verelim.
Zeytin ağacının insanlık tarihindeki yeri tam olarak bilinmemekle birlikte yapılan çeşitli arkeolojik çalışmalar, zeytinin tarihi hakkında aydınlatıcı bilgiler vermektedir. Bu konuda eldeki en eski veri, Ege Denizi'nde Santorini adasında yapılan arkeolojik çalışmalara dayanmaktadır. Bu çalışmalarda 39 bin yıllık zeytin yaprağı fosilleri ortaya çıkarılmıştır. Kuzey Afrika'da Sahra bölgesinde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise M.Ö. 12 bin yılına ait zeytin ağacı bulgularına rastlanmıştır. Kültürel anlamda zeytin yetiştiriciliği M.Ö. 6000 yıl kadar önce başladığı bildirilmektedir. Mısır’da M.Ö. 2600 yıllarına ait zeytin ve zeytinyağı üretimine dayanan sağlam bulgular vardır. Diğer yandan Hatay ve Mardin illerinde zeytinin bilinen en eski kalıntılarına rastlanmıştır. Bu husus tarih uzmanlarının "Zeytinin Anavatanı Anadolu'dur" yargısını kuvvetlendirmektedir (255).
Batı Anadolu Beylikleri ile İtalyan şehir devletleri arasındaki sabun ticareti ise XIV. yüzyılın başlarında Girit ile Fethiye arasında sabun ticareti yapan tacirlerin faaliyetleri ile başlamıştı. Örneğin Kandiyeli noter Pietro Pizolo’nun 1300 yılına ait raporları Fethiye’de Giritlilerin idaresindeki bir şirketten ve Türkiye’ye önemli miktarda sabun satmak için gelen Giritli bir tüccardan bahsediyordu (Zachariadou, 1983: 4, 172 n. 728). Pegolotti de Batılı tacirlerin Ayasulug’a getirdikleri mallar arasında sabunu da kaydediyor ve sabunun Ayasulug’da şarap ile birlikte iltizama verilen iki üründen biri olduğunu belirtiyordu (256).
19. yüzyılda vilayetin en verimli ve kazançlı ürünü olan ve bölgenin özellikle iç kesimlerinde, Aydın’da yoğun olarak üretilen bu ürün yine en iyi ürünü Aydın’da vermekteydi. Aydın ve çevresi hariç vilayetin iç kesimlerinde elde edilen zeytinyağı kalın ve koyu renkli idi ve makbul değildi (257).
Zeytin ağacının mahsulleri arasında Sisam veya Girit, Kara zeytin, AK zeytin, Edremit, Çoban İsa, Domates, Midilli, Kekre, Memeli, Memecik, İri kara, Tekir, Yağ ve Kara, Gülümbe, Karaca, Çakır, Şakran, Yerli kara, Hurma yağ, Tohum, Devedişi, Tekke, Deli, Çilga, Azman, Yerli yeşil, Sarı, Düz, Edremit, Aydın, Boncuk gibi birçok zeytin çeşitleri sayılabilir (258). .
Zeytin, XIX. yüzyılda vilayetin en verimli ve kazançlı ürünlerinden biri olarak İzmir’in özellikle iç kesimlerinde Büyük Menderes havzasında yoğun olarak yetiştirildi. Büyük Menderes nehrinin sağ ve sol sahillerini çevreleyen arazinin düzlükleri, vadiyi çevreleyen dağların etek ve yamaçları, toprak ve iklim koşullarının da sağladığı imkânlarla birleşince, bu havzada zeytin tarımı büyük gelişme gösterdi (259).
20. yüzyıl başlarında Aydın Sancağı’nda üç buçuk milyon sap zeytin ağacı bulunmakta ve sözü geçen miktar ağaçtan hâsıl olan zeytin tanelerinden 17 milyon kıyye yağ ortaya çıkıyordu (260).
Osmanlı Devleti’nde 1914 sayımına göre 12.199.180 adet zeytin ağacı bulunmaktadır. Bu zeytin ağaçlarından elde edilen zeytin miktarı ise 89.702 tondur. Aydın Vilayeti zeytin ağaçlarından yarısından fazlasına sahiptir (%52,3). Dolayısıyla zeytin üretiminin de yarısından fazlası bu vilayetten elde edilmiştir (%58,5) (261).
Aydın Güzelhisarı’nda, 19. yüzyılın ortalarında 11.477 kıyye zeytinyağı üretilmişti ve yağın bir kıyyesi kalitesine göre değişme göstermekte 3,5–4 kuruştan alıcı bulunmakta olduğu görülmekteydi (262).
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.