Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin ''14 Mayıs Çiftçi Bayramı” dolayısıyla düzenlediği mitingde, Genel Başkan Şemsi Bayraktar, kırsaldan göç, genel bütçeden verilen destekler, tarımın uğradığı doğal afetler, TARSİM ve erozyon konularında üreticilere görüşlerini bildirdi.
Çiftçilerimiz, yeterli geliri elde ederse topraktan kopmaz, şehirlere göç yaşanmaz. Çiftçimiz, toprağını, tarlasını, tapanını, bağını, bahçesini, köyünü bırakmak istemiyor. Çiftçimiz, doğduğu yerde doymak istiyor.
Peki ne yapılmalı? Tarım sektörüne gereken önem verilmelidir. Tarımdaki gelir seviyesi mutlaka ama mutlaka ülke ortalamasına çıkarılmalıdır. Toprağın, suyun kıymeti bilinmelidir. Her şeyin ötesinde eli öpülesi bu çiftçiye daha fazla destek verilmelidir. Tarım Kanunu’nda yazıldığı gibi milli gelirin yüzde 1’i tarıma destek olarak verilmelidir.
Bu verilemeyecek bir rakam da değildir. Çiftçiye destek boşa gitmez. Çiftçimiz, bunun karşılığını misliyle öder. Üretimini artırır, istihdamla, ihracatla, katma değerle karşılığını bu ülkeye fazlasıyla verir. Hep söylüyorum, tarım, üstü açık fabrikadır.
Yaşanan afetler ilk başta tarımı vurmaktadır. Kuraklık, aşırı yağış, sel, hortum, don, dolu gibi tabii afetler çiftçimizin peşini bir türlü bırakmıyor. Çiftçimize ilk ulaşan bizler oluyoruz. Bazen çiftçimiz, harman edecek ürün bulamıyor. Çiftçimiz, afet zararlarının karşılanmasını'' istiyor. Tarımsal üretimin sürdürülmesinin başka yolu da yok. TARSİM var da yetiyor mu? En son taleplerimiz üzerine buğdayda kuraklık, meyve ağaçları da sigorta kapsamına alındı. Yapılması gereken TARSİM’de kapsamı genişletmek, primi düşürmektir. Sigorta kapsamına girmeyen ürünler ve risklere karşı da çiftçimiz korunmalıdır.
Son 30 yılda tarım alanlarımız 4 milyon hektar azaldı. Bir Konya, Hollanda büyüklüğündeki tarım arazimizi kaybettik. Konya büyüklüğünde bir alanı nadasa bırakıyoruz. Çölleşme ve erozyonla da toprak kaybediyoruz. Toprağımızı ele, sele ve yele vermeyelim. Bu topraklar bize atalarımızın mirası değil, gelecek nesillerin emanetidir. Bunun hesabını gelecek kuşaklara veremeyiz.
Verimli tarım arazilerimizi korumak sadece biz çiftçilerin görevi mi? Tabii ki hayır. Çiftçilerimiz, tarım arazilerini gözü gibi korumuyor mu? Elbette koruyor. Çiftçimiz, toprağı Aşık Veysel’in söylediği gibi sadık yâri olarak görüyor. Tarım topraklarımızı kaybediyorsak bu suç hepimizindir. Bu ülkede yaşayan herkes bunun sorumluluğuyla hareket etmelidir.
Bakanlığımızın verimli tarım arazilerini korumak için 141 büyük ovamızı SİT alanı ilan etmesini olumlu buluyoruz. Bu sayı daha da artacak. 184 büyük ova SİT alanı olacak. Biz de yıllardır bu konuyu gündeme taşıdık. Toprağın feryadını duyurduk. Bunun arkasında olacağız.
Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu delindi. Bu kanunda yer alan “kamu yararı” ibaresi istismar edilerek verimli araziler tarım dışına çıkarıldı. Toprak Koruma Kurullarında verimli
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.