Osmanlı Devleti’nin güçlü bir imparatorluk haline gelmesinde en önemli unsurlardan birisi güçlü, kontrollü, sürdürülebilir bir tarım sistemi oluşturması, bu sistemle uyumlu toprak işleme ve üretim mekanizması oluşturmasında yatmaktadır.
Mir-i arazi sistemi dediğimiz bu sistem ile yapılan devasa tarımsal üretim ordunun beslenmesi yanında, orduya her bakımdan çiftçi ve köylüden gelen maddi destek, bu çok büyük bir askeri güçle uzun yıllar üç kıtada hüküm sürmesini sağlamıştır.
Duraklama dönemi ile de toprak düzeni yani mir-i arazi düzeni bozulmaya başlamıştır.
Devam eden seferler nedeni ile ordu yorulmuştur. Modern olmayan tekniklerinin kullanılması da savaşta önemli yenilgilere ve fetihlerden gelen ganimetlerin azalmasına neden olmuştur. Dağınık ve birbirinden habersiz olan Osmanlı ordusu için bu tekniklerin kullanılması kısa sürede mümkün olmamıştır. Bu nedenle, ordunun yeniden düzenlenmesi yoluna gidilmiş ve kapı kulu askerleri artırılmıştır. Ancak, bu artış askerlerin harcamasını da artırdığı için yeni gelir kaynakları arayışına yöneltmiştir. Ordunun ateşli silahlar ile tanışması tımar sahiplere olan ihtiyacı da azaltmıştır. Bu nedenlerle daha az önemli olan tımarlar, sipahilerden alınmış ve ihale yöntemi ile mültezim adı ile anılan kişilere devr edilmiştir. Mültezimler, daha çok kar elde etmek amacı ile padişaha ihalede ödedikleri götürü usulü vergiden daha fazlasını reayadan almak için her türlü baskıyı uygulamış ve köylünün yoksullaşmasına neden olmuştur. İlk olarak 3 yıllık dönemler için ihale edilen dirlikler daha sonraları nüfuzlu kişilere 10 yıl hatta ömür boyu peşin, kira, açık artırma ile devredilmiştir. Bu uygulama eski küçük işletmeleri feodal bir yapıya dönüşmenin başlangıcı olmuştur. 16 yüzyılın ortalarına kadar 150-200 bin arasında olan cebeliler, yüzyılın sonuna doğru 8 bine düşmüştür (Dinler, 1996). Askeri sistem toprak sisteminden beslenmesi bu hızlı düşüşü yaratmıştır(1).
Belirli büyüklükteki çiftliklere dağıtılmış ve sürekli vergi artışı ile yoksullaşan köylüyü giderek yoksullaştırmıştır. Mültezimlik tarımda modernleşmeyi engellemiş, haberleşme ve ulaşım olanaklarının yetersizliği de eklenince çiftçi içe dönük üretime yönelmiştir (2).
Gelişen ticaret yolları Akdeniz’in dolayısı ile Osmanlı mülkünün gelirini geriletmiş, Avrupa’da yaşanan enflasyon Osmanlı İmparatorluğunu ucuz gıda maddesi ve hammadde ithal edilen bir pazar durumuna dönüştürmüştür. Bu da batıya hammadde üreten bağımlı bir yapı ortaya çıkarmıştır (3).
(1): Dinler, Z., 1996. Tarım Ekonomisi IV. Basım, Ekin Yayınları, Bursa.
(2): Tokgöz, E., 1995. Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi, Hacettepe Üniversitesi İİBF Yayınları, Yayın No:16, Ankara.
(3): Gürbüz, M., 1989. Tarım, Orman ve Köy işleri Bakanlığı’nın Tarihi Gelişimi, TODAİ Uzmanlık Tezi, Ankara.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.