Osmanlı çiftçisi ve köylüsü için özellikle 19. yüzyıl hem sosyal bir yıkım hem de çaresiz devletin bütçeyi rayına oturtmak amacı ile öncelikle çiftçi ve köylüye bütün külfeti yüklediği dönem olmuştur.
XVIII. yüzyılda başlayan ve daha sonra da devam eden yenileşme çabalarına rağmen Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda siyasi bakımdan olduğu gibi ekonomik bakımdan da geri kalmış bir ülke durumundaydı. Temel sanayi kurulamadığı gibi, iyi durumda olan dokuma sanayi bile ülke ihtiyaçları için yeterli üretim kapasitesine ulaşamamıştı. Mevcut sanayi ülkenin tarım ve maden zenginliğini değerlendirmekten çok uzaktı. Üretim büyük ölçüde tarıma dayalı idi. Fakat tarım üretimi son derece düşüktü. Ülkenin tarım ülkesi olmasına rağmen İstanbul gibi büyük şehirlerin çoğu ithal buğdayla besleniyordu. Bütün bunlara rağmen Tanzimat döneminde idari, hukuki ve sosyal reformlarla birlikte ekonomik gelişmeyi sağlayacak teşvik tedbirleri uygulanmaya başladı.(1)
Tanzimatın ilanı (1839) tarımda da yenileşmenin miladi olarak ele alınabilir. Bu dönemde;
• Stratejik ve ticari değeri yüksek, ihraç şansı bulunan ürünlerin üretimini yaygınlaştırmak amacı ile başta pamuk olmak üzere bazı ürünlere muafiyet tanındı. Bu ürünlerde geçici vergi muafiyeti uygulanması yoluna gidildi.
• Tarımsal üretimde modern uygulamalara geçmek amacı ile yurt dışından ithal edilecek tarım makineleri için gümrüksüz ithal politikaları yürürlüğe konuldu.
• Devlet tekellerinin büyük ölçüde tavsiyesi yoluna gidildi.
• Zirai ürünlerin ticaretinin serbestleştirilmesi büyük ölçüde sağlandı.
• 19. Yüzyılın en önemli tarımsal ihraç kalemi olan pamukta – ki ticari değeri yüksek ürünlerin başında gelmektedir-üretiminin teşvik edilmesi amacıyla pamuk üretiminde zaman bağlantılı öşür muafiyetinin sağlandı.
• Zeytinin günümüzdeki ekonomik değeri ve insan sağlığı için taşıdığı kıymet 19.yüzyılda da önem verilen bir konu idi. Zeytin için doğrudan destekleme anlamına gelebilecek muafiyet ise Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinin ve Akdeniz havzasının en önemli ürünlerinden olan zeytinde sağlanmış; zeytinlik yetiştirenlere 25 yıl, yabani zeytin ağaçlarını aşılayanlara 20 yıl vergi muafiyeti getirilmiştir.
(1:İsmail YILDIRIM, ONDOKUZUNCU YÜZYIL OSMANLI EKONOMİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME (1838-1918),s 314.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.