Sözleşmeli Tarım kavramı uzun zamandır tarım sektörü içinde tartışılan bir konudur.
Bu konuyu genel kabuller, üreticiye avantaj ve dezavantajları alanlarında ele alacağız.
Sözleşmeli tarımın öncelikle genel bir tanımını ele alalım:
“Tarım sektörü ülkemizde hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli bir sektördür. Sınırlı kaynaklarla tarımsal üretimin gerçekleştirilmesi kaynak kullanım etkinliği açısından büyük önem taşımaktadır. Tarımsal ürünleri ham madde olarak kullanan, tarıma dayalı sanayi işletmelerinin sürdürülebilir üretim yapabilmeleri için ise yeterli miktar ve kalitede tarımsal ürüne ihtiyaçları vardır. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden ikisine ulaşabilmenin olmazsa olmaz koşullarından birisi hem üretim sürecinde hem de arz zinciri boyunca kayıp ve atık oranlarının en aza indirilmesidir.”
Üretim kaynaklarının etkin kullanılması ise ancak üretim planlamasıyla mümkündür. Tarım ürünleri talebi ve arzının belirlenmesi ve buna göre üretimin planlanması üretici, sanayici ve tüketici açısından büyük önem taşımaktadır. Tarımsal üretimin doğal ve ekonomik koşullara bağlı olması nedeniyle arz, talep ve dolayısı ile fiyat gibi ekonomik faktörlerde ortaya çıkabilecek mevsimsel dalgalanmalar üretici, sanayici ve tüketiciyi olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Sözleşmeli üretim, üreticiye pazar garantisi vererek ürün arzında süreklilik sağlanması, sanayicinin ham madde ihtiyacını kesintisiz ve istenen nitelikte temin etmesi, tüketicinin sürekli ve uygun fiyatlarla gıda ürünleri tüketebilmesinde etkili olmaktadır (Tosun ve Demirbaş, 2005). Sözleşmeli üretim tarımsal üretim ve pazarlama mekanizmasını düzenlemek için oldukça avantajlı bir üretim yöntemidir. Sözleşmeli tarımın giderek yaygınlaşmasının ekonomik gerekçelerinden biri de hem üretici hem de sanayici açısından riskin yönetilebilir hale gelmesidir (Akçay ve ark. ,2000).
Türk tarımının ana sorunlarından birisi “pazarlama ve eder fiyatını bulması” dır. Sözleşmeli tarımı tercih nedenlerinden birisi de budur.
Doğru uygulandığı takdirde ,” Türkiye tarımında temel sorun kaynağı olarak içsel faktörler dikkate alındığında, teknolojik düzeyin
yetersizliği önem taşımakla beraber, bu olumsuzluğun, özellikle sosyo- ekonomik faktörlerdeki sorunların bir sonucu olarak ortaya çıktığını söylemek gerekmektedir. Sosyo-ekonomik faktörlerde yapılabilecek düzenlemeler, verimlilik üzerinde ve dolayısıyla teknolojik gelişmelerin tarıma aktarılmasında olumlu değişmeler sağlayacaktır. “
Sorunun ana kaynağı ise devlet ve devletin planlama becerisinin eksikliği ve akılcı planlamaları yürütememekte olmasıdır.
Bu konuda da ortaya çıkan sorunlar şunlardır:
- Tarım alanlarının amaç dışı kullanımı.
- Toprak arazi parçalılığı ve tartışmalı olmakla birlikte işletme ölçeklerinin küçük olması,
- Kadastro çalışmalarının tamamlanmamış olması,
- Sulama sorunları ve su kaynaklarının kirletilmesi,
- Ürün deseninde çeşitliliğin sağlanamaması,
- Tarımda bitkisel ve hayvansal üretim arasında entegrasyonun sağlanamamış olması yanında tarımsal sanayi konusunda yetersizlikler,
- Tohum, ilaç ve gübre kullanımları ve benzeri konularda çiftçi eğitiminde yetersizlikler,
- Üreticilerin örgütlülük düzeyinin düşüklüğü,
- Pazarlama sorunları.
Kaynak:3.Tarım Şurası sonuçları-S.Kör, Tarımda Sözleşmeli Üretim Modeli
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.