Sayın Prof Dr.Fahri Yavuz ve Şerif Dilek’in SETA adına hazırladığı Türk Tarımına Yeniden Bakış,adlı raporunda yer alan bilgiler bize gıdanın geleceği ile ilgili yahminler doğrultusunda aydınlatmaktadır.
Son çeyrek asırda açlık ve aşırı yoksulluk küresel olarak azaltılmıştır. Yine de çoğu kırsal alanda yaşayan yaklaşık 700 milyon insan bugün hala çok fakirdir. Buna ek olarak yetersiz beslenme oranlarının azaltılmasında ve beslenme ile sağlık düzeylerinin iyileşmesindeki inkâr edilemez.
İlerlemeye rağmen neredeyse 800 milyon insan kronik olarak aç durumdadır ve 2 milyar insan mikro besin eksikliğinden zarar görmektedir. Yoksul yanlısı büyümeyi desteklemek için ek çaba gösterilmediği takdirde 2030’da 653 milyon insan yetersiz beslenmeye devam edecektir.
Gıda sistemlerinin hayati öneme sahip unsurları sermaye yoğunluklu, dikey olarak bütünleşmiş ve daha az elde toplanmış hale gelmekte, yani tekelleşmektedir. Bu durum girdi tedarikinden gıda dağıtımına kadar her alanda gerçekleşmektedir. Tarımda en önemli girdi olan tohum ve dolayısıyla tohumculuk böyle bir tekelleşmeye gitmekte, çiftçiler kendi tohumlarını üretme ve saklama çabasından uzaklaşmaktadır.
Bu gelişmelerin devamı durumunda küçük ölçekli üreticiler ve topraksız aileler ilk kaybedenler olacak ve artan bir şekilde tarım dışında istihdam fırsatlarını arayacaklardır. Bu durum, özellikle kırsal ailelerdeki erkeklerin göçmesine neden olmakta ve dünyanın pek çok bölgesinde çiftçiliğin “kadınlaşmasına” yol açmaktadır.
Yani tarımsal aile işletmelerinin akli ve fiziki iş gücünün ve etkinliğinin azalması yanında sürdürülebilirliği de tehlikeye girmektedir.
Dünyadaki çatışmalar, krizler ve doğal afetler sayı ve yoğunluk olarak artmaktadır. Bu durum, gıda üretimini azaltmakta, gıda ve sağlık hizmetlerine erişimi aksatmakta, kriz ve doğal afetlerden etkilenen çok sayıda aileyi tekrar yoksulluk ve açlığa iterek kahır göçünü körüklemekte, insani yardım ihtiyacını artırmakta ve sosyal koruma sistemlerini zayıflatmaktadır. Şiddetli çatışmalar çoğu zaman uzun süren krizlere dönüşmektedir. Uzun süredir krize muhatap düşük gelirli ülkelerde açlık sınırı altında yaşayanların oranı, ortalama olarak diğer düşük gelirliülkelerdekinden 2,5 ile 3,0 kat daha yüksektir. Dolayısıyla dünyada gittikçe artan çatışma ve krizlerin azaltılması bu oranları düşürecektir.”
Yukarıda öngörülen ve günümüzde yaşanan olgular ülkemiz çinde geçerlidir.
Zira;
• Ülkemizde son çeyrek yüzyılda en fazla yoksullaşan kesim üreticilerdir.
• Bunun sonucu olarak Tarım Sektörü en fazla terkedilen sektör olmuştur.
• Tarım 55 yaş üzeri erkeklere ve kadınlara bırakılnıştır.
• Ülkemiz ekonomik göstergeleri artık gıda üreten ve gıdayı halkına ucuz sunabilen bir ülke olmadığımızı ortaya koymaktadır.
• Ucuz gıdayı halka arz etme konusunda alınan tedbirler günü birlik,sığ ve sistemsizdir.
MEVCUT TARIM POLİTİKALARI TÜRKİYE’Yİ GIDA ÜRETEMEZ BİR DÖNEME SOKMAKTADIR.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.