Ülkesinin yüzölçümü,ş ehir, kasaba, köylerin kapladıkları mücavir alanların miktarı belli bir ülkede yaşamaktayız. Orman, bataklık ve tarıma elverişli olmayan arazilerimiz de ülkemizin bellibir alanını kaplamaktadır. Yol, akarsu, barajlar, göl ve göletler de tarım yapılamayacak arziler sınfındadır. Sınır boylarında stratejik bakımdan ayrılmış arazi parçaları da çıkarıldığında tarım için ayrılmış arazi miktarımız oldukça düşük kalmaktadır. Tarım alanlarını genişletme imkanımız ise son derece sınırlıdır.
Bu ülkenin üreticisinin aile başına ekip diktiği arazi miktarı ortalama olarak 60 dekar civarındadır. 60 dekarın içine her türlü tarım arazisi girmektedir. Birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar. Nadasa bırakılan araziler de dahildir.Gerçekte ise bu ortalama sağlıklı bir rakam değildir. Nadasa bırakılan kuru tarım arazileri ele alındığında bunu yarı miktarı kadar hesaplamak gerekmektedir. Çünkü verimini iki yıla bölmek gerekir.
Hane başına düşen arazilerde Orta Anadolu bölgesi ilk sırayı almaktadır. Kuru tarımın hakim oloduğu Orta Anadolu’da nadas uygulaması da sürmektedir. Arazi büyüklükleri bakımından en geride Karadeniz
Ege, Marmara bölgeleri gelmektedir ki bu bölgelerimiz dekar başı verimde en yüksek randımanı elde etmektedir. Söke, Çukurova, GAP dışındaki çok verimli alanlar dışında arazilerimiz küçük birimlerden oluşmaktadır.
İşin sevindirici yanı artık arazi bölünmelerinin önüne geçilmiş olmasıdır. Her ne kadar uygulaması, çiftçilerimiz tarafından daha tam olarak kavranamamış olsa da 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Yasası içinde yer alan “miras hukuku” yeni bir düzenleme ile tarım arazilerinin bölünmesinin önüne geçildi.Öncelikle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerini geç kalmış bu yasal düzenlemeyi cesaretle yürürlüğe koydukları için tebrik etmek gerekir.Türk tarımının önemli bir problemi böylelikle çözülmüş oldu.
Konumuza geçmeden önce yasa tarafından tarım arazilerimizin tasniflerini ve tanımlamalarını ele alalım. Tarım arazilerimiz kullanım durumlarına göre sınıflandırılmıştır.
Mutlak tarım arazisi: Bitkisel üretimde; ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan, hâlihazır tarımsal üretimde kullanılan veya bu amaçla kullanıma elverişli olan arazileridir. Bu arazilerde arazi şartları ile ilgili sınırlamalar azdır veya yoktur.
Özel ürün arazisi: Mutlak tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamaları nedeniyle yöreye adapte olmuş bitki türlerinin tamamının tarımının yapılamadığı ancak özel bitkisel ürünlerin yetiştiriciliği ile su ürünleri yetiştiriciliğinin ve avcılığının yapılabildiği, ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan arazileridir.
Dikili tarım arazisi: Mutlak ve özel ürün arazileri dışında kalan ve üzerinde yöre ekolojisine uygun çok yıllık ağaç, ağaççık ve çalı formundaki bitkilerin tarımı yapılan, ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan arazileridir.
Marjinal tarım arazisi: Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamalar nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı arazileridir.
Türkiye genelinde ve Aydın’da üzerinde tarım yaptığımız araziler yukarıdaki sınıflamalara girmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.