Atatürk döneminde, daha cumhuriyet ilan edilmeden önce Türk tarımının hedefleri belirlenmiştir.
İlk adım Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve güçlenmesi için yapılması gerekenleri tartışmak üzere toplanan 1923 İzmir İktisat Kongresidir. Kongreye her kazadan 3’ü çiftçi olmak üzere 1135 kişi davet edilmiştir. Kongrede alınan kararlar şöyledir:
• Reji (tekel) idaresinin kaldırılması ve yabancıların elinde bulunan içki ve tütün tekelinin yerli halka verilmesi,
• Aşar vergisinin kaldırılması,
• Lüks ithalattan kaçınılması,
• Yerli üretimin geliştirilmesine çalışılması,
• Yabancı sermayenin ülke gelişmesine katkısı göz önünde bulundurularak izin verilmesi,
• Kapitülasyonların kaldırılması,
• Hayvancılığın geliştirilmesi,
• Banka kurulmasının teşviki,
• Devlet memurları ve askerlerin ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanması.
Kongrede kırsal alanı ilgilendiren konular, yasal düzenlemeler, zirai eğitim konu başlıkları altında kararlar alınmıştır. Köylülere, çiftçilere ziraatın çeşitli kollarını uygulamalı olarak öğretecek şekilde kitap ve dergilerin bastırılarak dağıtılması; zirai, sınai, coğrafi, iktisadi ve sıhhi sinema filmleriyle köylülere gerekli olan faydalı bilgileri vermek, köylerin istatistiki verilerini tutmak ve uygulamalı konferanslar vermek üzere her ilde birer seyyar ziraat okulu açılması kararlaştırılmıştır. Ziraat faaliyetlerini ilgilendiren kararların yanı sıra; ormanların korunması, geliştirilmesi, köylülerin ormanlardan belirli sınırlar içinde ücretsiz yararlanması gibi ormancılık faaliyetlerini ilgilendiren kararlar, damızlık hayvanların ve iyi cins hayvanların ıslahı, köylülere taksitle damızlık hayvan verilmesi, ziraat faaliyetlerinde makine kullanılmasının özendirilmesi gibi pek çok karar yer almaktadır (1).
Tarım sektörü için en önemli değişiklik 17 Şubat 1925 tarih ve 552 sayılı kanunla asar vergisinin kaldırılması olmuştur.
18 Mart 1924 yılında kabul edilen 442 sayılı Köy Kanunu Cumhuriyet tarihinin ilk kanunlarından biridir. Kırsal kesimin çağdaşlaşmasını sağlamaya yönelik Köy Kanunu iki açıdan önemlidir. Birincisi bu yasa ile kalkınmanın köyden balsama gereği vurgulanmış, ikincisi de köylere hukuki bir kişilik tanınmış ve tarihimizde ilk defa köy kanunu ile köy toplulukları özerk bir yapıya kavuşturulmuştur. Köye tanınan özerklik ile birlikte, seçilen yönetsel organlara ve köy halkına köy yasamı için gerekli alt yapı ve benzeri hizmetleri yapma ve daha iyi yasam koşulları yaratma yükümlülüğü getirilmiştir. Böyle bir yaptırımın temel özelliği, toplumu kalkınmaya, çağdaşlaşmaya ve daha iyi yasam koşulları oluşturmaya yönelik olmasıdır (2).
1924 yılı 432 sayılı kanunla yalnızca tarım sektörüyle ilgili ilk bakanlık olan “Ziraat Vekaleti” kurulmuş olması idari açıdan önemli bir değişim olarak değerlendirilebilir. Tarım ve kırsal alan faaliyetleri ile ilgili kurumsal düzenlemelerde meydana gelen değişiklikler ileriki yıllarda da devam etmiş ve bakanlık bir çok kez isim ve kapsam değişikliğine uğramıştır(3).
(1): Geray; Cevat, Planlı Dönemde Köye Yönelik Çalışmalar, Sorunlar, Yaklaşımlar, Örgütlenmeler,
(2): BAKIRCI Muzaffer, Türkiye’de Kırsal Kalkınma Kavramlar, Politikalar, Uygulamalar, s 61.
(3):Bakırcı, s 62.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.