Haz ve hız çağında yaşıyoruz...
Dünyanın dört bir yanında insanlar daha iyinin, daha güzelin, daha fazlanın peşindeler, fakat ne yazık ki asla doymuyorlar. Aslında kıyamete doğru hızla akıp giden bu zaman diliminde herkesin aradığı tek bir şey var, o da huzur...
Herşeyin son sürat değiştiği, teknolojik gelişmelerin inanılmaz seviyelere çıktığı, internet sayesinde her türlü bilgiye anında ulaşıldığı çağımızda, malesef her geçen gün biraz daha huzursuz biraz daha mahsunuz...
Mutluluğu maddi varlıklarda aramanın geçici tatminler dışında huzur getirmediği görülüyor. Huzur arayışı içinde olan milyonlarca insan psikoterapistlerden, sahte hacı hocalardan, falcılardan, yogalardan veya meditasyonculardan çare arayışındalar...
Huzur kelimesi arapça kökenli bir kelime olup “hazır olma, mevcut olma, yerleşik olma, makam ve asayiş” gibi anlamlara gelir.
Yazımızda konu edindiğimiz huzur ise, insanın içinde hissettiği rahatlık duygusu, gönül ferahlığı ve dinginlik demektir...
Şurası muhakkak ki huzur ile hazır kelimeleri arasında yakın bir anlam ilişkisi vardır. Peşinen belirtmeliyim ki, ancak hazır olanlar huzurludur...
Örnek vermek gerekirse;
Sınava girecek olan kişi eğer yeterince hazırlanmışsa huzurla sınava girer...
Seyahat edecek kişi, gerekli bütün hazırlıklarını tamamlamışsa huzurla yola çıkar...
Hazır olmak demek aklen, kalben, ruhen ve bedenen hazır olmak demektir. Çünkü akıl anlar, kalp hisseder, ruh teslim olur, beden taşır.
Aklen hazır olmak, olan biteni anlamak, kabullenmek, sorgulamak ve asla isyan etmemek demektir. Hadiseler karşısında “Neden ben” yerine, “Buradan bana çıkan ders nedir” diye sorabilmektir....
Kalben hazır olmak, kırgınlıklara, ayrılıklara ve değişimlere karşı olgunluk göstermek ve affetmeyi bilmektir. Kalben hazır insanlar, razı olan, sevgiyi şartlara bağlamadan olduğu gibi kabullenenlerdir. Böylelerinin kalpleri kin, korku ve öfke ile değil, şefkat ve teslimiyetle kaplıdır.
Ruhen hazır olmak, hayatın ve ölümün bir bütün olduğunu anlamaktır. Böyleleri teslimiyetin ve Allah’a güvenmenin huzuruna erenlerdir ki böyleleri ölüm bile olsa hadiseleri korkuyla değil olgunlukla karşılarlar.
Bedenen hazır olmak ise bedenine emanet gözüyle bakıp ona zarar vermemek, yormamak ve onu temiz tutmaktır. Yemede, içmede, uykuda ve davranışlarda ölçülü olmaktır...
Unutulmasın ki insan ancak bu dördü bir arada olduğunda huzurlu olur. Aksi taktirde, huzur sadece bir manzaranın adı olmaktan öteye geçemez...
Dertleri sona erenler değil, hayatın getirdiklerine hazır olanlar huzurludur...
Bilemedim diye üzülenler değil, bilemesem de öğrenirim diyenler huzurludur...
Yapamadım diyenler değil, başarmak için çabalayanlar huzurludur...
Sevgili Dostlar,
Bütün mesele hazır olabilmekte düğümleniyor. Huzurlu olmak için hep hazır olmak ve huzurda durmak lazım. Tıpkı bir Kızılderili duasında denildiği gibi:
"Ey yüce ruh, temiz eller ve doğru gören gözlerle sana gelmek için beni her zaman hazır tut. Böylece hayatın yitip gittiği ve tıpkı gün batımı gibi solduğu zaman ruhum utanç duymadan sana gelebilsin..."
Unutulmamalıdır ki Hızır hazır olana yetişir; tembellere, bezginlere ve miskinlere değil. Bu nedenle, yolunu kaybetmiş gemiler gibi savrulmaktansa, henüz yola çıkmadan rotasını belirlemiş ve olası her duruma hazırlıklı kaptanlar gibi olmak lazım...
Asıl hazır olmamız gereken şey ise ölümün ta kendisidir. En büyük hazırlık ona olmalı ki, hesap gününe huzurla gidilebilsin. Bunu başarabilmenin altın kuralı ise "Huş der dem" üzere yaşamaktır. Yani her anımızda ve her nefesimizde gafletten uzak durmak, huzurdaymış gibi hazır ve nazır yaşamaktır. Mevlânâ Sadeddin Kaşgarî bu ölçüyü, “Bir nefesten diğer bir nefese geçerken bile asla gaflete düşmemek ve daimâ Allah ile huzurda olmak.” şeklinde târif eder.
Nihayet, ölmeden önce ölmek lazım gelir insana. Aksi taktirde imtihan için geldiğimiz şu ölümlü dünyada gerçek huzuru bulmamız asla mümkün olmayacaktır...
Son söz William Shakespeare'den gelsin:
“Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin; birşey şimdi olacaksa yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz, bütün mesele hazır olmakta…”
Esen Kalın...


ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.