Takip Et
  • 10 Ekim 2024, Perşembe

KİM KİMİNLE SAVAŞIYOR..

Gazze Şeridindeki savaş birinci yılını doldurdu. Katil İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği "Aksa Tufanı" saldırısına yanıt iddiasıyla bölgede yaşayan yaklaşık 2,3 milyon savunmasız sivil Filistin halkına karşı başlattığı “soykırım” savaşını bölgeye yayarak sürdürüyor...

Gazze kasabı Netanyahu durmuyor ve kimse Onu durduramıyor. Zulmüne ve soykırımına en küçük laf edeni azarlıyor, paylıyor ve ABD dahil kimseyi dinlemiyor. Kendisine destek vermekten kaçınan olursa terörizme destek verdiklerini söyleyerek suçluyor; tıpkı geçen günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a yaptığı gibi...

Son yüzyılın acımasız celladı Netanyahu, Macron'un İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında kullanacağı silah sevkiyatını durdurma çağrısında bulunmasından sonra yaptığı açıklamada Macron'a öfke kusarak, "Bugün İsrail, medeniyet düşmanlarına karşı yedi cephede kendini savunuyor. İsrail, İran'ın başını çektiği barbarlık güçleriyle savaşırken, tüm medeni ülkeler İsrail'in yanında dimdik durmalıdır. Ancak Başkan Macron ve diğer Batılı liderler şimdi İsrail'e karşı silah ambargosu çağrısında bulunuyorlar. Yazıklar olsun onlara" dedi.

Netanyahu'nun bu açıklamasından sonra Macron yüzseksen derece çark ederek İsraile desteklerinin tam olduğunu ve ona karşı yapılacak her türlü şiddet eyleminin karşısında olacaklarını söyledi...

Biliyor musunuz, suçluların suçlarını örtbas etmek için en çok başvurdukları yöntemlerin başında hedef saptırmak, kafa bulandırmak ve bolca yalan gelir. Tıpkı katil Netanyahu'nun Macron'u fırçalarcasına söylediği sözlerde olduğu gibi...

Gazze Kasabı'na göre İsrail medeni bir ülke, muhatapları ise barbarmış ve İsrail bu barbar ülkelere medeniyet götürmek için savaşmaktaymış. Bu nedenle de bütün batılı ülkelerin kendilerini desteklemeleri gerekirmiş...

Vah vah vah! Meğer Katil İsrail'in savaşı bir medeniyet savaşıymış da bizim haberimiz yokmuş, yazık bize (!). Netanyahu'nun bu sözlerinden sonra, insanın "Hadi ordan, sahtekar, ite bak yattığı yere bak" diyesi geliyor. Tıpkı bizler gibi, Batılı ülke halklarının çoğu ve hatta İsraillilerin önemli bir kısmı biliyor ve inanıyorlar ki İsrail katil bir devlettir ve Netanyahu da sayıları neredeyse milyonu bulan masum insanların celladıdır. Bu nedenle, her zalim lider gibi Onun da sonu acımasız bir ölüm, menzili ise Cehennemin dibidir...

Peki, İsrail Hükümetinin bu denli cesurca söylem ve eylemlerde bulunması ile en başta ABD olmak üzere neredeyse bütün Avrupa ülkelerinin koşulsuzca İsrail'e desteklerinin arkasında yatan sebep nedir?

Acaba İsrail'e destek olan ülkelerin halkları ülkelerinin yöneticileriyle aynı görüşteler mi?

İşte bu soruların cevaplarına ulaşırsak, savaşın kimlerle kimler arasında olduğunun da cevabına ulaşmış olacağız.

Hatırlayınız, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 24 Temmuz'da ABD Kongresinde bir konuşma yapmış ve konuşması ayakta alkışlanmıştı. Sizce bu konuşmayı ayarlayan ve Netanyahu'nun konuşmasını alkışlayanlar kimlerdi?

Öncelikle söylemeliyim ki, ABD kongresinde konuşmak her babayiğidin harcı değildir. Ne kadar itibarlı olunursa olunsun orada herkesi konuşturmazlar. Ama eğer arkanızda güçlü bir Siyonist lobi varsa, ABD Kongresinde istediğiniz zaman gelip konuşma yapabilirsiniz. Tıpkı Netanyahu'nun malum konuşmasını ayarlayan ABD'deki İsrail lobisinin öncü örgütü Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) gibi...

AIPAC, Amerikan tarihinde yabancı bir ülkenin çıkarlarını temsil eden açık ara en güçlü lobidir ki herkes onun siyasi gücünün farkındadır ve Kongre'de çok az kişi AIPAC'i açıkça tartışabilir.

Milyarder bağışçılar tarafından son derece iyi finanse edilen bu örgütün Kongredeki Siyonist yandaşlarını desteklemek, onları mali olarak ödüllendirmek ve Siyonizme karşı çıkanları da bir sonraki seçimde safdışı bırakmak gibi oldukça önemli bir gücü mevcuttur. Yani Siyonizme yar olanlar ödüllendirilir, karşı çıkanlar da imha edilir. Tıpkı yakın tarihimizde FETÖ'nün ülkemizde yaptığı gibi...

ABD'DE İsraili her alanda şartsız destekleyen tek örgütün AIPAC olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Benzeri Siyonist örgütlerin sayısı inanamayacağınız kadar çok olup, hepsi de oldukça büyük ekonomik imkanlara sahiptir. Bu örgütlerin ortak özelliği ise hepsinin de Siyonist birer oluşum olmaları ve İsraile sonsuz destek vermeleridir. Bu örgütler Amerikan siyasetinde oldukça etkin olup, bunların onayı ve desteği olmadan neredeyse hiçbir kimse ABD Kongre üyesi seçilemez. Bu bağlamda, bütün ABD başkanlarını da bu Siyonist örgütlerin belirlediğini söylemek hiç de yanlış olmaz...

Tabi ki İsrail'i destekleyenler sadece bu örgütlerle sınırlı değil. ABD'nin çok zengin Siyonist işadamlarının çoğu da İsraili koşulsuz desteklemektedirler. Zira onların zenginliklerinin asıl sebebi de gene Siyonizmdir...

İşte bütün bu şartlar altında, içeride siyasi olarak kuşatılan ve dışarıda savaş suçlarından dolayı kınanan Netanyahu, elbette ki ABD'de her zaman bir kahraman gibi karşılanacaktır...

İşin daha vahim tarafı, İsraili her şartta destekleyen Siyonist örgütlerin sadece ABD'de var olmadıkları, bunların İngiltere başta olmak üzere neredeyse bütün gelişmiş Avrupa ülkelerinde hakim güç olduklarıdır. Yahudi kökenli Siyonistlerin yanında milyonlarca Hristiyan ve hatta Müslüman Siyonistin var olduğunun da bilinmesi gerekir. Biz ülkemizde bunları rotaryen, lion ve benzeri isimler altında görürüz...

Yazımın sonunda, "İsrail'e neden saldırmıyoruz, küçücük bir ülke, bir avuç insan, Müslümanlar bu kadar aciz mi vs" gibi düşünenlere diyorum ki;

Şimdi anladınız mı savaşın yalnızca İsrail ile Filistin arasında olmadığını?

Evet, ne yazık ki aciziz, güçsüzüz ve çaresiziz. Çünkü biz aldığımız ürünlerle, kullandığımız cihazlarla ve taşıdığımız kartlarla yıllardır Siyonistleri besledik ve bugünkü tabloyu hazırladık. Yani biz kendi canavarımızı kendi ellerimizle yetiştirdik...

Son söz;

Savaş meydanda değil, masada kazanılır...

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.