Yaklaşık dört aydan beri süregelen seçim hengamesi nihayet sona erdi ve halkımız belediye başkanlarını seçti. Seçim kurullarının ilan edeceği nihai kararlar sonrasında kazanan adaylar mazbatalarını alıp görevlerine başlayacaklar. Kazanan adayları tebrik eder, memleket ve milletimiz için güzel hizmetler yapmalarını dileriz.
Yeni başkanların göz önünde tutmaları gereken en önemli hususlardan biri, artık partilerinin değil, seçilmiş oldukları il, ilçe ve beldelerin belediye başkanları olduklarıdır. Dolayısıyla, hizmet sunumunda partizanlık yapmak yerine, tarafsız bir tavırla herkese eşit mesafede olmaları gerektiğini asla unutmamalıdırlar.
Neden mi?
Çünkü, nasıl ki vergiler toplanırken şu partiden ya da bu partiden denilmeyip herkese eşit muamele yapılıyorsa, toplanmış vergilerden oluşan bütçelerle hizmet sunan yerel yönetimlerin de, hizmet sunumunda objektif ve tarafsız davranmaları esastır.
Önceki görevleri ne olursa olsun, artık birer idareci olan belediye başkanlarının, aslında çok büyük bir emanetin sorumluluğu altına girdiklerini asla akıllarından çıkarmamaları gerekir. Çünkü onlar, mülkün sahibi değil emanetçileridir.
Bu hususa ilişkin olarak, Şeyh Edebali'nin yöneticilere ait şu sözleri ne kadar manidardır:
"Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak mal değildir.
Bey, memleketten öte değildir.
Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın."
Öte yandan, Yüce Kitabımız Kuranı Kerimde yer alan ve rehber mahiyetindeki şu beş prensibin, yöneticilerimiz için çok önemli olduğunu düşünmekteyim;
1- Adalet, 2- Emanet, 3- Ehliyet, 4- Meşveret, 5- Maslahat
Şimdi gelelim bu prensiplerin açıklanmasına;
Adalet, herkese eşit mesafede olmak demektir.
Az önce kısmen açıklamasını yaptığım bu prensibe göre, bir belediye başkanı yetki alanında yaşayan her görüşten, cinsiyetten, yaştan, milliyetten ve dinden insana karşı eşit bir muamele içerisinde olmalıdır. Çünkü, yönetilenler yönetenlerin güvencesi altındadırlar. Hiçbir yönetici, yönetimi altında bulunanlara karşı zalim olamaz.
Yunus Emre'nin şu sözü ne kadar da manidardır;
"Zulm ile abad olanın, akıbeti berbat olur."
Emanet, tüm makamları geçici görmek demektir.
Bu ilkeye göre, diğer tüm dünyevi makamlar gibi, belediye başkanlığı makamı da geçicidir ve emanettir. Emanete hıyanet etmenin vebalini bilen bir belediye başkanı, emanet olarak aldığı makama ait yetkilerin kullanılmasında çok dikkatli davranmalı ve harcamış olduğu her kuruşun içinde tüyü bitmemiş yetimlerin haklarının bulunduğunu unutmamalıdır.
Ehliyet, emaneti layık olana vermektir.
Bu prensip, belki de yöneticiler için en önemli prensiplerin başında gelmelidir. Seçilmiş olan bir belediye başkanı bütün işleri kendisi yapamayacağına göre, kendisine bağlı bir sürü yönetici atayacaktır. İşte burada çok dikkatli davranılması, işlerin ehil olanlara verilmesi elzemdir. Çünkü, başkanın atamış olduğu alt kademelerdeki yöneticiler, tutum ve kararlarından tek başlarına sorumlu olmayıp, bu sorumluluklara bizzat başkan da ortak olacaktır. Hiçbir yönetici, emri altında çalışanların hatalı ve yanlış davranışlarından dolayı masum olamaz. Bu nedenle de, belediye başkanlarının emri altında çalışan yöneticilerin ehliyetli, adil ve merhamet sahibi olanlardan seçilmesi, iyi bir yönetimin olmazsa olmaz koşullarındandır.
Meşveret, ortak akıl ile yönetmek demektir.
Belediye başkanları da dahil olmak üzere her yöneticinin, alacak oldukları önemli kararlarda ehil, tecrübeli ve bilen insanlara danışmalarında büyük faydalar vardır. Çünkü, her ne kadar nihai kararların çoğu belediye başkanlarının bizzat kendilerince alınmakta ise de, başkalarına danışarak alınacak kararlarda hata riski daha az olacak ve sonuçlarından da daha az sorumlu olunacaktır.
Unutulmamalıdır ki;
Başta istişare etmezseniz, sonra ikna etmeye çalışırsınız...
Maslahat, şahsi menfaatini değil, kamu yararını gözetmek demektir.
Yazımın önceki bölümlerinde bahsettiğim gibi, belediye başkanları kendilerine sunulan makamların sahibi değil, emanetçileridirler. Bu bağlamda, yetkilerini kullanırken de mülkün sahibinin halk olduğunu asla gözden uzak tutmamalılardır. Kişisel menfaatlerini kamunun yararından üstün tutan belediye başkanları, bu tutumlarının karşılığını siyaseten olduğu gibi, işin mahiyetine göre, cezai olarak ta vereceklerini asla unutmamalıdırlar.
Değerli Okurlarım,
Belediye başkanları, halkın taleplerini görmemezlikten gelen bir yönetim tarzı sergilememelidirler. Halka rağmen halk yönetilmez. İradeleriyle belediye başkanlarını seçen halk, aslında kendilerinde olan bir yetkiyi belli bir süre için belediye başkanlarına devretmiş olsalar bile, yöneticilerin icraatlarının denetçileri ve takipçileri olarak her zaman en güçlü konumdadırlar.
Halk, aslında çok birşey istemez belediyeden ve başkanlardan. Bilirler ki, A şahsı ya da partisi gelse de, B şahsı ya da partisi gelse de çok birşey değişmeyecektir. Çünkü, kullanılan yetkilerin sınırı büyük ölçüde yasalarla belirlenmiştir. Bu yetkilerin dışına çıkmak ise zaten suçtur.
Peki o zaman, halkın belediyelerden ya da başkanlarından istek ve beklentileri nelerdir?
En başta, ulaşılabilir bir belediye ister halk; derdi olduğunda derdini dinleyen, çözülebilecek küçük sorunlarını çözen ve kendini insan yerine koyan yöneticiler ister.
Halk, samimiyet ister; verilen sözlerin tutulmasını ve dürüst davranılmasını bekler, atlatılmayı ve kibiri hiç sevmez.
Bu nedenle, belediye başkanlarının en büyük sloganları "Tavazu, samimiyet ve gayret" olmalıdır.
Son olarak, halkın takipçisi olduğu en önemli hususlardan biri, finansın doğru kullanılıp kullanılmadığıdır. Halk israfı sevmez. Bu nedenle, belediyeler her akıllarına esen işi yapamazlar. Aksi halde, "Kimin parasını harcıyorsunuz, bu para benim" deyip, hesabını sorar halk.
Son söz;
Her türlü zorluğu ve sorumluluğuna rağmen zevkli bir iş olan belediye yöneticiliği, bir o kadar da veballi bir iştir. "Ateşten gömlek giymek" tabiri, tam da belediye başkanları için söylenmiş bir söz gibidir...
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.