Hedefsiz insan olmaz. "Herhangi bir hedefim yok" diyen insanın bile en az bir hayali vardır ki, hayali olan insan hedefi olan insan demektir...
Hedef, ulaşılmak istenen nokta bir gibi görülse de, aslında bütün hedefler gerçekleşmesi arzu edilen hayallerdir. Bilinmelidir ki her eylem düşünmek ve hayal etmekle başlar...
Mutlaka bir hedefi olmalı insanın; potansiyeline, ilgisine, yeteneğine ve değerlerine uygun, gerçekçi ve doğru bir hedef. Hedefi olmak güzeldir de, hedefe ulaşmak zor iştir; plan yapmayı, çalışmayı, tekrarı, ısrarı ve en önemlisi de odaklanmayı gerektirir. Ünlü bir düşünür, hedefe ulaşmak için istikrarlı ve azimli olmanın gerekliliğinii şöyle anlatmaktadır;
"Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa, ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki, taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir"
Dedik ya, hedefe ulaşmak için odaklanmak lazım. Fakat ne yazık ki bu hususta çoğu zaman yanılgıya düşüp, süreç yerine sonuca odaklanıyoruz. Oysa ki çıkılan yolda asıl odaklanılması gereken şey hedef değil, hedefe giden yoldur. Gidilen yol, en az varılacak hedef kadar kıymetlidir. Zira kişi hedefine ancak yola çıkmakla ulaşabilir. O halde, sonuca değil sürece odaklanmak lazım gelir...
Hiç unutmuyorum, bir televizyon programında şampiyon okçumuz Mete Gazoz'a, "Konuşurken kekeliyorsunuz, bu durum atış anında sizi etkilemiyor mu" diye sorulmuştu da, O da, "Ok atarken konuşmuyorum ki" diye cevap vermişti. Hiç şüphesiz ki eğer Mete Gazoz atış anında nefesine, ellerine, okuna vs odaklanmamış olsaydı, asla başarılı olamazdı. Onun başarısı, bizzat hedefe değil, oku atmadan önceki ana odaklanmasından kaynaklanmaktaydı...
Evereste çıkmayı hedefleyen kişi gözünü zirveye dikmemeli ve yalnızca ona odaklanmamalıdır. Dağcının odaklanması gereken şey, attığı adımlar ve o an içinde bulunduğu şartlar olmalıdır...
Bu bağlamda, hiç şüphesiz ki Cenneti isteyen dünyaya odaklanmalıdır. Zira bizi Cennete götürecek yollar bu dünyadan geçmekte. Fakat, sadece kuru kuruya ettiğimiz dualarla Cennet'e kavuşabileceğimizi düşünüyorsak, bilin ki büyük yanılgı içerisindeyiz. Madem ki bu dünya imtihan dünyası, madem ki bu dünya ahiretin ekeneği, o halde asıl odaklanmamız gereken şey Cennet değil, yaşadığımız hayat olmalıdır. Dünyası iyi olanın ahireti zaten iyi olur. Cennet sebep değil, sonuçtur...
Öte yandan, hedefe giden yolda doğru olana odaklanmak gerekir. İşte bu durumu anlatan mükemmel bir örnek;
II. Dünya Savaşı sırasında Müttefikler, Naziler tarafından vurulan uçaklardaki kurşun deliklerini haritaladılar ve düşman topçularının ağır hasar verdiği alanları güçlendirmeye çalıştılar.
Hedefleri uçağın daha fazla kırmızı noktalı (veya daha fazla merminin isabet ettiği) alanları yeniden inşa etmek ve güçlendirmekti. Teorik olarak, bu mantıklı bir çıkarımdı ki, sonuçta bunlar en çok etkilenen bölgelerdi.
Ama bir matematikçi olan Abraham Wald farklı bir sonuca vardı; kırmızı noktalar sadece eve dönebilen uçaklara verilen hasarı temsil ediyordu ki, gerçekten güçlendirilmesi gereken alanlar, mermilerin isabet etmediği yerlerdi. Çünkü bu yerler, uçak vurulduğunda hayatta kalamayacağı yerlerdi...
Kişilerin, kurumların ve hatta devletlerin odaklanma konusunda sıkça yaptıkları bir hata var ki, o da 'hep aynı şeye odaklanıp, gerektiğinde odağını değiştirmemek'dir. Kendimizi sorunlara aşırı kaptırmaktan kaynaklanan bu saplantı hali, hedefe giden yoldaki en büyük engellerden biridir. Oysaki doğru olan, değişen şartlara uygun davranmak ve gerektiğinde odak değiştirebilmektir. Bazen geri dönmek, aslında ilerlemektir...
Yaşadığımız çağda odaklanmayı ve hedefe varmayı zorlaştıran pek çok şey faktör bulunmakta iken, sosyal medya bu faktörlerin en başında gelmektedir. Çoğumuzun ortak sorunu olan 'sosyal medya bağımlılığı' yüzünden ne ders çalışmaya, ne işimize konsantre olmaya, ne de ailemizle ilgilenmeye fırsat bulabiliyoruz. Oysa ki hedefe ulaşmanın yolu, bize hoş gelenleri ve zevklerimizi ertelemek, hatta bir süreliğine de olsa bunlardan vazgeçmekten geçer...
Son söz;
Hedefin hayallerinken, gerçeğin içinde bulunduğun an ve gittiğin yoldur...
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.