Takip Et
  • 12 Aralık 2024, Perşembe

BAYRAKTAN RAHATSIZ NASİPSİZLER...

Suriye'de 13 yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan iç savaş, 61 yıllık kanlı Baas rejiminin yerle bir olmasıyla sona erdi...

2011 yılında başlayan iç savaş Suriye'nin pek çok kentini yerle bir ederken, Helep de bu yıkımdan nasibini almış ve binlerce insan Baas rejiminin zülmünden kurtulmak için Halep'i terketmişti. 27-28 Kasım'da Halep'in batı kırsalından merkeze doğru hızla ilerleyen Türkiye destekli Suriye Muhalif Ordusu, 30 Kasım'da Halep'i ele geçirerek yeniden özgürlüğüne kavuşturdu ve zaferin sembolü olarak da Halep Kalesine Türk Bayrağı asıldı...

Peki, neden Türk Bayrağı?

878 yılından itibaren Tolunoğulları, Selçuklular ve Osmanlılar gibi Türk devletlerinin hakimiyeti altında varlığını sürdüren Halep, Osmanlının inşa ettiği cami, çeşme, medrese, hamam ve diğer pek çok eserle birlikte kadim bir Türk şehridir. Öyle ki 1920 yılına kadar Antep, Maraş, Urfa ve Kozan illeri Halep vilayetine bağlı birer sancaktı. Yüzyıllardır Türk kültürü ile iç içe yaşamakta olan Halep'in nüfusunun büyük bir bölümünü Türkmenler oluşturmaktadır. Bütün bu anlattıklarımla ikna olmayanlara tavsiyem, gidip Çanakkale'deki şehitlerimizin mezar taşlarına bakmalarıdır. O zaman anlayacaklar ki, bu vatan için canlarını feda eden yüzbinlerce şehidin arasında onbinlerce Halep'li Türk de vardı...

Halep Kalesine 76 yıllık bir aradan sonra Türk Bayrağının asılması, Halep'in Türk kimliğine olan derin bağlarından haberdar olmayanlara haber vermek, haberdar olanlara da hatırlatmak amacını taşımaktadır. Bu bayrak, Halep'in işgalini değil, tam tersine, uzun yıllar süren bir işgalden kurtuluşu ifade etmektedir...

Halep kalesine asılan bayrağın bazı ülkeleri rahatsız etmesi elbette ki beklenen birşeydi. Fakat görüldü ki asıl tedirginlik ve rahatsızlık ülkemizde yaşayan ve bizdenmiş gibi görünen bir kısım zavallıda başgösterdi.

Yandaş medyanın önde gelen isimlerinden Merdan Yanardağ, Türk bayrağının Halep Kalesi'ne asılmasından duyduğu rahatsızlığı ifade ederek, bu hadiseyi çok büyük bir provokasyon olarak nitelendirdi...

Türk bayrağından rahatsız olan bir diğer isim DEM Parti Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in dilinden de şu hadsiz sözler döküldü:

"Halepe Türk Bayrağı dikildi diye sevinenler var. Halep kimin toprağı? Halep kimin şehri? Türkiye Halep'i işgal mi etmek istiyor? Soruyoruz. Suriye'yi işgal mi etmek istiyor? Soruyoruz..."

Fatih Altaylı denilen ne idüğü belirsiz adam ise Halep Kalesine Türk bayrağının asılması hakkında küçümseyici ve alaycı sözler sarfediyor, hazımsızlığını da şu sözlerle dile getiriyordu;

"Türklere hoş görünmek ve ağızlarına bir parmak bal çalmak için görsel şölenler düzenliyorlar, Halep Kalesine Türk Bayrağı asıyorlar falan. Ne oluyorsa, bizim neyimizeyse, ne alakamız varsa...Bizdeki bazı ahmaklar da zil takıp oynuyorlar, aman da aman..."

Türk Bayrağının Halep Kalesi'ne asılmasından rahatsız olan içimizdeki İrlandalıları görünce, insanın aklına ister istemez Neyzen Tevfik'in şu dizeleri geliyor:

...

Geldikleri gibi gitmediler;

Kimi itini bıraktı, kimi bitini, kimi de piçini...

Yoksa bu kadar soysuzun bizden olması mümkün değil...

"Halepte Türk bayrağının ne işi var" diyenler nedense aynı soruyu ABD'ye sorup "Okyanus ötesinden gelip, sizin burada ne işiniz var" diyemiyorlar. Bu zavallılar Şii mezhepçiliği yaparak Sünnileri katleden İran'dan ve Rusya ile birlikte teröristlere alan açan Eski Suriye rejiminden rahatsız olmuyorlar da, Türkiye'nin güvenlik amaçlı sınır ötesi harekatlarından ve Halep Kalesine Türk Bayrağının asılmasından rahatsız oluyorlar. Ne diyelim, herkes cibilliyetinin gereğini yapıyor; it itliğini, mert mertliğini ...

Öte yandan, andımızın kaldırımasını dillerine dolayıp canhıraş bir şekilde saldıranların, mesele Türk Bayrağı olunca vatan, millet ve bayrak sevgisinden istifa etmiş olmaları ise oldukça gariptir...

Türkiye'nin ve ordumuzun millet ve memleket uğruna sınır ötesinde yaptığı faaliyetlerden rahatsız olanlardan biri var ki, doğrusu beni oldukça şaşırttı. Zira bizler Onu milliyetçi muhafazakar bilirdik. ''Bize ne Halep'ten, Afrika'dan, Bosna'dan, Kudüs'ten, Mekke'den; Türk ölecekse kendi vatanı için ölecektir..." diyen bu zavallı kişi ise İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'ndan başkası değildi...

Sahi ne işimiz vardı bizim Suriye'de, Libya'da, Bosna'da, Kosova'da, Kudüs'te, Mekke'de, Afrika'da, hasılı Dünyanın dört bir ucunda?

İşte bu sorunun cevabını, 2018 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin Afrin kentine yönelik düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı'na katılan bir asker vermişti. O asker ki kendisine yöneltilen "İstikamet neresi?" sorusuna, "Kızılelma" diyecek kadar bilinçli ve inançlıydı. O günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir konuşmasında sözkonusu askerin sözlerini hatırlatıp, "Evet, bir kızılelmamız var, biz o hedefe doğru gidiyoruz" demişti...

Günümüzde Kızılelma nedir diye soranlara şu cevabı verelim;

Kızılelma büyük ve güçlü Türkiye'dir. Malazgirt'te, Kurtuluş Savaşında ve 15 Temmuz'da destanlar yazan milletimizin kutlu yürüyüşüdür. Kızılelma, gölgesinde nice mazlumun serinlediği ulu çınardır. Cebeli Tarık'tan Hicaz'a, Balkanlar'dan Asya'ya tüm insanlığın hasretle beklediğidir"

Son sözü, "Bayrak" şiiri ile Arif Nihat Asya söylesin:

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,

Işık ışık, dalga dalga bayrağım!

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın

Mezarını kazacağım.

Seni selâmlamadan uçan kuşun

Yuvasını bozacağım.

...

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;

Barışın güvercini, savaşın kartalı

Yüksek yerlerde açan çiçeğim.

Senin altında doğdum.

Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:

Yer yüzünde yer beğen!

Nereye dikilmek istersen,

Söyle, seni oraya dikeyim!

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.