Yılanın biri ateş böceğinin peşine düşmüştü ve onu tam yemek üzereyken, ateş böceği:
- Sana bir şey sorabilir miyim, dedi.
Yılan:
- Aslında kurbanlarımın sorularını cevaplamam, ama bir istisna yapıp sana izin vereceğim, diye cevap verdi.
Ateş böceği:
- Sana bir şey mi yaptım mı?
Yılan:
- Hayır
Ateş böceği:
- Senin besin zincirine dahil miyim?
Yılan:
- Hayır
Ateş böceği:
- O halde niçin beni yemek istiyorsun?
Yılan:
- Işığını görmeye dayanamıyorum da ondan...
Bazen kimseye zararınız olmasa ve hatta her türlü iyiliği yapsanız dahi, birilerinden darbe yersiniz. Çünkü sizdeki ışık onlarda yoktur ve ışığınızdan rahatsız olup sizi kıskanırlar...
Kıskanmak, çekememek, başkasında olan sağlık, zenginlik, makam ve benzeri nimetlerden dolayı rahatsız olup, o kişiden o nimetin gitmesini istemenin adına haset denir.
Haset, kalpte bulunan ve insanı kötülüklere sürükleyen en önemli hastalıklardan birisidir ki, en çok da dost ve akraba geçinenler arasında görülür.
Haset duygusu gelip geçici olabileceği gibi, bazı insanlarda müzmin bir hastalık halindedir. Böyleleri için başkasının elinde bulunan her nimet rahatsız edicidir. Oysa ki bu duygu, Allah'ın kullar arasında yaptığı taksim ve takdire razı olmamayıp teslimiyet göstermemek demektir ki, bu da haramdır.
Kişinin imanının zedelenmesine sebep olan haset duygusu, kafir ve münafıkların özellikleri arasında sayılmıştır.
Bu konudaki şu hikaye ne kadar da manidardır:
Hz. Musa’nın odunculuk ile geçinen iki komşusu varmış. Biri sırtında, diğeri de sahip olduğu eşekle odun taşırmış. Her ikisi de ormandan topladığı odunları şehre götürüp satar, böylece ailelerini geçindirirlermiş.
Gel zaman, git zaman, komşular ihtiyarlamışlar. Sırtıyla odun taşıyan zorlanır olmuş, lakin elinden başka bir iş gelmediği için odun taşımaya devam ediyormuş.
Oduncu, bir gün Hz. Musa’nın yoluna çıkmış ve ondan şöyle bir ricada bulunmuş:
“Ey Musa! Tur’a çıkınca Rabbine söyle de bana bir eşek versin. Bilirsin, ben odunculuk yaparak geçimimi sağlıyorum, lâkin artık ihtiyarladığım için sırtımda odun taşımakta zorlanıyorum. Eğer Allah bana bir eşek verirse onunla kimseye muhtaç olmadan rızkımı kolayca kazanır, geçinir giderim”
Hz. Musa Tur’a çıkınca komşusu için Allah’tan bir eşek talep etmiş. Allah Mûsa’ya şöyle vahyetmiş:
“Komşun, diğer komşuna ikinci bir eşek vermemiz için bize dua etsin, biz de ona bir eşek verelim.”
Hz. Mûsa şehre geldiğinde, Tur’dan gelecek haberi heyecanla bekleyen adam Musa’nın önüne çıkarak;
“Ey Mûsâ! Allah bana bir eşek verecek mi?” diye sormuş.
Hz. Musâ “Evet, Allah sana bir eşek verecek, lakin küçük bir şartı var” demiş.
Adam, “Nedir o küçük şart?” diye sormuş. Hz. Musa, “Komşunun eşeğinin iki tane olması için Allah’a dua edeceksin” demiş.
Adamın tavrı birden değişmiş, yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş ve eli ayağı titreyerek, “İstemiyorum ben onun eşeğini! Yine eskisi gibi sırtımda odun taşır, geçinir giderim. Yahu kardeşim, ben onun bir eşeğini çekemiyorum, iki tane olursa çatlar ölürüm” diye söylenerek Musa A.S'ın yanından uzaklaşmış...
Hasete çok benzeyen, fakat tamamen olumlu sayılan bir başka duygu türü daha vardır ki adına "gıpta" denilir.
Gıpta kelimesi, sözlük anlamıyla “nimete kavuşma arzusu ve sevinç” manalarına gelirken, terim olarak ise “bir kimsenin maddi veya manevi imkan ve meziyetlere sahip olan başka birine imrenmesi, onun elindeki nimetlerin yok olmasını istemeden kendisinin de aynı şeylere kavuşmayı arzulaması” anlamında kullanılır.
Bütün bu anlatılanlardan sonra, hasetle gıpta arasındaki belirgin farklılıkları şöylece sıralayabiliriz:
• Gıpta olumlu yönde kullanılabilecek bir duygu iken, haset olumsuz ve tehlikeli bir duygudur
• Mümin gıpta ederken, münafık haset eder
• Gıpta eden tebrik eder, haset eden fesatlık yapar
• Gıpta eden "keşke benim de olsa", haset eden ise "keşke onun da olmasa" der
• Gıpta dostta, haset ise dost zannettiklerinde bulunur
• Gıptada maşallah ve dua vardır, hasetlikte ise ayak kaydırmadan tutun da yalana kadar bütün kötü hasletler vardır
Konu ile ilgili bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurulmaktadır:
"Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, haset de iyilikleri yer bitirir."
Son sözü Yüce Kuran söylesin:
"Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın.
...
Allah’tan O’nun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir." (Nisa-32)
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.