AyFm 100.5
  • 24 Temmuz 2025, Perşembe

BİZİ MAHCUBİYETİMİZ KURTARACAK...

Hepimizin yakın çevresinde bolca bulunan ve her hadisede kendilerinin suçsuz, masum ve günahsız olduklarını düşünen bazı insanlar var ki her biri adeta birer kibir abidesidir. Burunlarından kıl aldırmayan bu tür insanlar nedense hiç hata yapmazlar, yapsalar bile hatalarına karşı uyarılmaktan asla hoşlanmazlar. Ne yazık ki böylesi insanların lügatinde 'Özür' diye bir kelime de yoktur...

Sadece kendi dünyalarının mükemmeli olan bu insanlar, çuvaldızı başkalarına batırma konusunda oldukça rahat davranırlarken, iğneyi kendilerine batırmada hayli isteksizdirler...

Ne acıdırki hiç kimsenin kusursuz ve günahsız olmadığı bir dünyada, herkes kendi günahını örtmek için ötekinin ne kadar günahkar olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Tv ekranlarında arzı endam eden bir sürü insan saatlerce ötekilerin ne kadar günahkar olduklarını anlatmaya çalışıyor, siyasi söylemlerin önemli bir kısmını ise suçlamalar, hakaretler ve iftiralar oluşturuyor. Güya dini yaymak için ortaya çıkan pek çok sahte tarikat ve cemaat, kendilerinin zinhar günahsız kendilerinden olmayanların ise gaflette olduğunu söyleyecek kadar yoldan çıkmış vaziyetteler...

Kendilerinin her daim masum ve günahsız olduklarını zannedenleri görünce, Hz. İsa'nın İncil'de geçen şu kıssasından haberdar olup olmadıklarını gerçekten merak ediyorum:

Zina yaptığı iddia edilen bir kadını taşlamak için can atan topluluğa Hz. İsa şöyle der:

- İlk taşı, günahsız olan atsın...

Kimse taş atamaz ve kadın affedilir...

Günümüzde neredeyse herkes ötekinin günahını ispatlayınca Cennete gireceğini zannetmekte ve (güya) günahsızlıklarını ispat için de ilk taşı atma yarışında...

Oysaki, Sezen Aksu'nun bir şarkısında denildiği gibi, "Masum değiliz, hiçbirimiz"...

Evet yaşadığımız çağda hiçbirimiz masum ve günahsız değiliz. İşlenen suç ve günahların bizzat faili olmasak bile, sessiz ve tepkisiz kaldığımız her

her kötülüğün, haksızlığın, suçun ve günahın birinci dereceden suç ortağıyız. Zira sessiz kalmak, onaylamaktır...

Peki, bunca hata ve günahımız varken hesap günü Rabbimizin yüzüne nasıl bakacağız ve Cennet'e nasıl gideceğiz?

Sevgili Dostlar, hiç şüphesizki hesap günü bizi Cennete kavuşturacak olan şey masumiyetimiz değil, mahcubiyetimiz olacaktır...

Arapça "örttü, sakladı" anlamındaki "hacaba" fiilinden gelen "mahcubiyet", "hicap duyma ve utanma" durumunu ifade eder...

İnsanın başını öne eğdiren mahcubiyet, yerinde olduğunda ne utanç, ne küçük düşme ne de rezil olma hali değildir. Çoğu insanın ar damarının çatladığı ve utanma duygusunun oldukça örselendiği çağımızda, iman ve güzel ahlakla boyanmış mahcubiyet hayli yüce bir haslet sayılır. Mahcubiyetin en ulvi olanı ise, bize her türlü nimeti veren Allah’a yeterince ve hakkıyla şükür edememekten kaynaklanan mahcubiyettir...

Öte yandan Allah'a karşı mahcubiyetimizin yanında, daha sıradan ve masumane sayılabilecek mahcubiyet anlarımız da var;

Öfke ve kızgınlığımıza karşı şefkat ve nezaketle cevap verildiği ve muamele edildiği anlar...

Hata, kusur ve eksikliklerimizin bize hissettirilmeden örtülüp onarıldığını farkettiğimiz anlar...

Hakkımızda hüsni zan edilen bir halin, aslında bizde olmadığını itiraf edemediğimiz anlar...

Sakın unutmayın ki mahcubiyet ve utanma duygusu insan olmanın en önemli emarelerinden biri olup, ancak vicdan sahibi insanlarda bulunur...

Bana göre, mahcup olmak özür dilemekten daha değerli. Ne yazık ki günümüzde mahcup olmanın ve özür dilemenin yerini anlamsız bir kaçış aldı; vicdandan kaçış, incittiğinden kaçış, özür dilemekten kaçış ve nihayet kendinden kaçış. Oysaki her pişmanlık ve mahcubiyet, bizi doğruya davet eden gizli bir çağrı barındırır. Yeter ki mesajı dopru okuyup gereğini yapabilelim...

Yazımızı Peygamberimizin iki hadisiye bitirelim:

"Nefsim kudret elinde olan Zata yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helak eder, sonra günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi."

"Her insan hata işler, fakat hata işleyenlerin en hayırlısı, çok tövbe edenlerdir."

Esen kalın...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.