Takip Et

OSMANLI DÖNEMİNDE HAYVANCILIK-1

Osmanlı Devletinde hayvanlar çatal tırnaklı ve bütün tırnaklı olarak iki sınıfta incelenmektedir. Çatal tırnaklılar et, yün, kıl, süt ve derilerinden istifade edilen her cins ağnam, sığır ve canavardır. Dolayısıyla üretime dönük bu sınıf, vergilendirmeye tabi tutulmuştur. Bu sınıf içinde büyük oranda ağnama başvuruluyordu. Ağnam grubu, kıvırcık, karaman, dağlıç, tiftik ve kıl olmak üzere beşe ayrılırdı. Bu gruptan alınan vergi genel olarak adet-i ağnam olarak biliniyordu. Adet-i Ağnam, Resm-i ganem, koyun resmi resm-i ma’ze (keçi) gibi isimlerle anılan bu verginin miktarı bazı küçük farklılıklar dışında devletin bütün bölgelerinde 2 veya 3 koyuna 1 akçeydi. Adet-i Ağnam merkez hazineye ait bir vergi olmasına rağmen tımar kesiminde talep edilen vergi dirlik sahiplerine aitti. Padişah veya vezir haslarında 1 koyundan bir akçe, diğer tımar ve zeametlerde, beylerbeyi ve sancakbeyi haslarında ve vakıflarında 2 koyuna 1 akçe alınmaktaydı. Bazı hizmet erbabı bu vergiden tamamen muaf tutulduğu gibi bazıları da kısmen muaf sayılmışlardır. Sadat, mansıp sahipleri, padişah kulları ve askerî sınıf muaf olanlardır. Bunların da 150 koyundan fazlası bu vergiye tabiydi (209).

Osmanlı İmparatorluğu’nda taşıma işleri, özellikle de Anadolu’da at ve deve sırtında yapılıyordu. Hayvanların seçiminde taşıyacakları yük miktarı ve mesafe önemliydi. Develer uzun mesafeler için seçilirken, en kısa mesafeler için de eşekler tercih edilirdi. At veya öküz arabaları daha etkin taşıma araçları idi. Zira at veya öküzün çektiği bir araba, bir atın sırtında taşıyabileceği yükün beş katını taşıyabilmekteydi. Bunun taşıma maliyetinde sağladığı düşüş sayesinde, tarım ürünleri, üretim merkezlerinden daha uzak bölgelere götürülebilmekteydi. Ancak arabaların işlemesi için düzgün yollar gerekliydi, oysa Osmanlı İmparatorluğu’nda yollar çok yetersiz olmakla beraber at ve öküz arabalarıyla tarım ürünleri gibi ağır ve hacimli mallar, çok uzak mesafelere düşük maliyetlerle taşınamıyordu. Katırlar ise daha çok dağlık kesimlerde, özellikle odun taşımacılığı için beslenirdi. Öküzden ise çift sürümü için her çeşit arazi şartlarında yararlanılırdı (210).

Yine hayvan bakıcılığı, nakliyatı, kesimi ve satımı gibi durumlar da vergi verilmesini gerektiren hallerdendi. Bazı bölgelerde reaya kış aylarında Ekrad (Kürt) beylerinin at ve katırlarına bakıcılık yapıyordu. Bu durumda bakıcılık eden reayanın bağlı bulunduğu sipahi, at ve katır sahiplerinden bu hizmetin karşılığında bir miktar ödeme talep ederdi (211). 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.