Takip Et

Tarım ve enflasyon -4

Tarım-enflasyon ilişkilerini ele aldığımız bu yazı dizimizde Türk tarımının yegâne ve en büyük sivil toplum ve mesleki kuruluşu olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın bu konudaki görüşlerini, konuyu ele alışındaki mantık dizisi, bilimsel yaklaşımı ve Türk ekonomisinin gerçekleriyle bire bir örtüşmesi dolayısıyla aktarmaya devam ediyoruz:

Sayın Genel Başkan Şemsi Bayraktar,

“Yaklaşık 77 milyon nüfusu, 37 milyon turisti doyuran, 6 milyona yakın istihdam yaratan, tarım ve gıdada 17 milyar dolarlık ihracata imkan sağlayan tarım sektörünün ayakta tutulması gerekirken, ihtiyaç dışı ithalatın tam anlamıyla yıkıcı sonuçlar doğuracağını bilmek için müneccim olmaya gerek yoktur. Zaten ülkemizde 11,2 milyar doları aşkın gıda ve tarım ürünleri ithalatı yapılmaktadır. Ayçiçeği, soya gibi yağlı tohumlarda ülke içi üretim tüketimi karşılamaktan uzaktır. 3,6 milyar dolarlık bir yağlı tohum ithalatı yapılmaktadır. Bu alandaki ihracatın da 1,2 milyar doları bulduğunu söylemek gerekir. Yağlı tohumlardan üretilen yağda ülke ihtiyacının yüzde 70'i ithalatla karşılanmaktadır. Soyanın yüzde 84'ü ithal edilmektedir. Yine ülkemiz önemli bir pamuk tüketicisidir. Üretimde 6'ncı olmasına karşın, pamuk ithalatında Çin'in ardından ikinci sırada bulunmaktadır. 1,5 milyon tonluk pamuk ihtiyacının 800-900 bin tonu ülke içinden, kalanı yurtdışından karşılanmaktadır. Ülkemiz kaliteli buğday ithal etmektedir. Un ve makarna üretimi için bunu yapmak bir zorunluluktur. Türkiye, un ve makarna ihracatında dünyanın iki büyük ülkesinden biridir. Türkiye, muz ithalatçısıdır. Muzda son yıllarda üretim hızla artsa da tüketimin yine de yarısı ithalatla karşılanmaktadır. Görüldüğü gibi tarım ürünlerinde ithalat vardır. Zaten bu ithalata karşı çıkmak da mümkün değildir. Önünde sonunda ülke ihtiyacı için ithalat yapmaktan başka çıkar yol da yoktur.”

“Fakat gıda fiyatlarını kontrol etmek için ithalatı cazip hale getirmek, ülke içi üretim varken, ürün ithal etmek tarım sektörünü baltalamaktan başka bir işe yaramaz. Tarımda en temel öncelik, yapısal sorunları çözerek, sürdürülebilir üretimi sağlamak, üreticiyi tarlada tutmak, ülke içi üretimi artırmak, üretim fazlasını ihraç etmek olmalıdır. Bunlar yapılmazsa ortaya çıkacak sorunun büyüklüğüyle baş etmek mümkün olamayacaktır. Aksi takdirde, tarımdan kopacak milyonlarca nüfus, hangi alanlarda istihdam edilecek ve doyurulacaktır? Bunun cevabının verilmesi gerekir." Ayrıca gümrük indirimleriyle ithalatın önünün açılmasının doğrudan fiyatları indirip indirmeyeceği de muğlak bir konu olduğuna dikkati çeken Bayraktar, "Geçmişte, bunun tersi örnekleri görülmüştür. 2008 sonrası sütte yaşanan kriz sonucu besilik, kasaplık canlı hayvan ve et ithalatı yapılması, et fiyatlarını düşürmemiş, tüketici fiyatlarında önemli bir değişiklik olmamıştır. Parayı, ithalatçılar, aracılar kazanmış ama ülke çiftçisi kaybetmiştir. Tüketici de ithalattan daha ucuz ürün tüketerek faydalanamamıştır. Olan ülkenin 3 milyar doları aşkın dövizine olmuştur"

"Ürünün üreticinin elinden çıkış fiyatı ile tüketicilerimizin aldıkları fiyatlar arasında 4-5 katına ulaşabilen farklar oluşmaktadır. Üretici-market arasındaki makasa dikkat edilmeli. Bu sorunu halledemezsek, gıdada enflasyon sorununu çözemeyiz. Ürün tarladan sonra çeşitli kanallardan geçerek tüketiciye ulaşır. Pazarlama kanalları olarak tarif edilen bu yolda devlet alımlarının yanı sıra, kooperatif alımları ile çok sayıda aracı tüccar, komisyoncu, dağıtıcı, toptancı, perakendeci, simsar gibi değişik isimler altında faaliyet gösteren aracılar bulunmaktadır. Bunların tarladan markete olan zincirdeki sayıları arttıkça pazarlama kanalları uzamakta, ürün fiyatları artmaktadır. Tarladan markete fiyat artışın en aza indirilmesi için, kısa vadede, nakliye maliyetlerini azaltacak formüller üzerinde çalışmak gerekir. Yüksek akaryakıt fiyatları nedeniyle ulaşım giderleri perakende ürün fiyatlarını artırmaktadır. Tarım ürünleri taşıyan nakliye araçlarına ucuz mazot sağlanması, vergi oranlarının indirilmesi gibi çeşitli önlemler alınabilir. Orta ve uzun vadede demiryolu ağının yaygınlaştırılması, soğuk hava depoları bulunan vagonların devreye alınması nakliye giderlerini en aza indirecektir. Çiftçi ekonomik örgütlülüğünün ve gücünün artırılarak aracı sayısının azaltılması, ambalajlama, depolama ve nakliye maliyetlerinin en aza indirilmesi, üreticiden tüketiciye kadar geçen süreçte kar marjlarının makul seviyelere düşürülmesi için rekabet koşullarının oluşturulması gerekir." Bütün bunların, tarladan markete oluşan fiyat farkını en aza indireceğini, fiyat istikrarını sağlayacağını bildiren Bayraktar, "Çiftçi düzenli ve yeterli bir gelire kavuşacak, tüketici de makul bir fiyatla gıda tüketebilecektir. Ülkemizin gıda ve tarımda, sosyal ve ekonomik istikrarını bunda görüyoruz" 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.