Takip Et

TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMI-2 (HUKUKİ DAYANAKLAR)

12 Ekim Cumartesi günü saat 10’da Aydın’da Özel Başak Koleji’nde “BÜYÜK MENDERES HAVZASI’NDA JEOTERMAL ENERJİ GERÇEĞİ ÇALIŞTAYI” adı altında bir etkinlik gerçekleştirilecektir.

Bu etkinlikte Jeotermal Enerji sistemlerinin tarım arazilerine tasallutu konusunun da işleneceğini tahmin ediyorum.

Katılımın yüksek olması hem yaşadığımız çevre hem de tarım arazilerimizin değerini vurgulamak açısından önemlidir.Başta üreticilerimiz olmak üzere tüm Aydın ve çevre illeri sakinlerini bu çalıştaya davet etmek gereğinden hareketle,tarım arazilerinin elden çıkması ile ilegili olarak TZOB’un 2019 yılı İktisadi ve Zirai Raporu’nda yer alan konu ile ilgili görüş ve tespitleri de ortaya koymayı sürdürelim.

“En önemli doğal kaynaklarımızdan olan toprak varlığının korunması, kullanımı gibi konularda çok çeşitli mevzuatlar bulunmaktadır. Öncelikle 1982 Anayasası; toprak ve su kaynaklarının toplum yararına kullanılmasıyla ilgili birçok hüküm içermektedir. Ana hatlarıyla, Anayasanın 44. maddesi; “toprağın verimli ve ekonomik olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek, topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlama amacıyla gerekli tedbirleri almak”; 45. maddesi; “tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek...” konularında devleti görevli saymıştır.

166. maddesi ise; tüm kaynakların verimli kullanılmasının esas alınacağını ve yatırımlarda toplum yararları ve gereklerinin gözetileceğini belirtmektedir. Bu kapsamda toprak ve su kaynaklarının ülke genelinde bütüncül bir yaklaşımla ve ulusal düzeyde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Ülkemizde arazi kullanımında temel Kanun ise 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’dur. 2005 yılında çıkarılan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çerçevesinde, arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım planlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi ile korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin hususlar yasal zemine kavuşturulmuştur. Bu yasaya göre, “Mutlak tarım arazileri, özel ürün üretilen araziler, dikili araziler, sulanan arazilerin” bazı istisnalar dışında tarım dışı amaçla kullanılmayacağı belirtilmektedir.

5403 sayılı kanun ile bölünemez arazi büyüklükleri artırılmasına rağmen uygulamada maalesef bölünmenin önüne geçilememektedir. Bu nedenle yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmuş ve son olarak 15 Mayıs 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6537 saylı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununda, 6537 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, asgari tarımsal arazi büyüklüğü belirlenmiş ve belirlenen asgari büyüklüğe erişmiş tarımsal araziler, bölünemez eşya niteliği kazanmıştır. Kanunda gerçekleştirilen değişikliklerle, asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve yeterli gelirli tarımsal arazi büyüklüğü kavramları tanımlanmış, belirlenen büyüklükteki tarımsal araziler üzerinde gerçekleştirilecek mülkiyeti aktarıcı nitelikli işlemlerin yanı sıra, intikal ve miras taksimi işlemlerinde önemli değişiklikler öngörülmüştür. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.