Takip Et

BUGÜNKÜ YUNANİSTAN’DA TARIM

Yunanistan için Avrupa’nın şımarık çocuğu ifadesi kullanılır. Bu anlatımı da fazlası ile hak ediyor.

Hani mirasyediler var ya; baba parası yiyen para ve satılacak mal kalmayınca mızmızlanıp ortalığı birbirine katan; işte Yunanistan AB’nin tam bir miras yedi çocuğu.

Yunanistan yüzölçümü 131 bin km.2.Ülke yüzölçümünün %24’ü ekilip dikilmeye tarım yapmaya müsait.Ancak Yunan halkı tembelliği o derece ileri götürdü ki tarım arazilerinin ancak % 8’ini üretimde kullanmakta.

Yunanistan AB’ye girdiği 1981 yılından sonra AB tarım fonlarını kendi çıkarları için kullandı.AB’den aldığı hibe ve krediler 40 yılda yaklaşık olarak kendi bütçesinden fazla.

Yunanistan sosyal hayatı da AB hibeleri ile kaynaşınca tembellik arttıkça arttı.Çalışma yarım güne düşürüldü.Yabancı yatırımlara önem verilmedi.Alt yapı hizmetleri tamamen AB kaynakları ile sağlandı.

Tarımda yapısal ve üretime yönelik tedbirler pas geçilerek AB hibelerine dayalı bir sistem geliştirildi.Nüfus artış hızının olmaası kişi başı gelirleri de dengeledi.1000 kişide 9,7 olan nüfus artış hızı ve nüfusun AB ülkelerinde çalışmakta olması istihdam açısından bir rahatlık yarattı.Yeni iş yerlerinin açılmaması istihdam açısından kaygı getirmedi.

Eurotopicks raporlarına göre;

“AB’nin tarım politikası AB’nin kuruluşundan bu yana kontrol altında tutulmakla beraber planlı bir ekonomi çerçevesinde yürütülmeye çalışılmıştır. AB Ortak Tarım Politikası çerçevesinde, Avrupalı çiftçiler, AB dışı ürünlere uygulanan kotalarla ve AB çiftçilerine verilen primlerle, dünya tarım ürünlerine karşı yıllarca korundular. Bu primler AB’nin yıllık bütçesinden finanse edilmektedir. “

AB’nin yıllık bütçesi 90 milyar Euro civarındadır ve AB Ortak Tarım Politikası için ayrılan rakam 45 milyar Euro dolayındadır. Bu da toplam bütçenin %54’üne eşittir. Bu rakam da Hollanda gibi bir ülkenin yıllık Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH)’na eşittir. AB’nin tarıma karşı olan bu korumacı eğilimi, Dünya Ticaret Örgütü (WTO)’nün prensiplerine aykırı olmasının yanı sıra serbest ticaret kanunlarınada aykırıdır.

Fakat AB’nin Ortak Tarım Politikasının korumacı yaklaşımını meşrulaştıran çok sayıda sebep mevcuttur. AB tarım politikalarının amacı gıda ürünlerindeki fiyat dalgalanmalarını önlemek ve sabit tutmaktır. Fakat bu teori bugünlerde geçerliliğini yitirmektedir ve AB’nin tarım sektöründe uyguladığı korumacı politikalar, tarım ürün fiyatlarını yapay olarak Dünya tarım ürün fiyatlarının üstünde tutmaktadır. Uygulanan tarım politikalarını AB ekonomisine faydası açısından, bölgesel kalkınma ve çevreyi koruma tezleri doğrultusunda değerlendirmemiz daha doğru olur.

Yunanistan tarımında Batı Trakya önemli bir yer tutmaktadır.

“Batı Trakya, Yunanistan’ın en fakir ve en geri kalmış bölgesi, AB’nin ise genişlemeden sonra en fakir ve en geri kalmış bölgelerinden biridir. Bölgede yaşayan Müslüman Türk Azınlık mensububireyler geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadırlar. Dolayısıyla Batı Trakya’daki Azınlık toprağa bağlı bir toplumdur ve tek geçim kaynağı elindeki topraklardır. Tarımın başlıca geçim kaynağı olduğu Batı Trakya’da, tütün üretimi tarımın içinde çok önemli bir yere sahiptir.”

“Batı Trakya Türklerinin %84’ü kırsal kesimde yaşamakta, tarım ve hayvancılık sektöründe çalışmaktadırlar. Tarımın içinde özel bir yere sahip olan tütüncülük, yaklaşık 13 bin Türk ailesine, yani Batı Trakya’daki Türk nüfusun yaklaşık %50’sine gelir sağlamaktadır.”

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.