Takip Et

Niçin bağcılık-4 Aydın’da Bağcılığın Tarihi:

20. Yüzyıla girdiğimizde Aydın için bağcılık hala önemini korumakta; incir ve pamuk ile beraber en fazla gelir getiren ürün olmaya devam etmekteydi.

Bugün olduğu gibi Manisa Aydın’a göre daha fazla üzüm üretmekle beraber Aydın’da üzüm üretimi hala çok yüksekti.

“Şimdiki halde vilayetin ihracat-ı seneviyesi, takriben: Razaki ve çekirdeksiz olarak bir milyon atik kantarı bulan kesim-i azamisi ,memalik-i ecnebiyeye ihraç edilen kuru üzümden 1 150 000’lik çok miktarı Saruhan Sancağında husule geldiği halde en âlâsı Nazilli ve Güme Kazlarında hâsıl bir milyon kantar ve palamuttur….”

Üzüm ihracatından yüzde 1 oranındaki değere göre vergiyi kaldırdığı gibi ihracat değerinin yüzde 8’i kadar bir prim vermeyi vaat etti. İngilizlerin büyük bir hızla bağ satın almaya ve Avrupai üretim biçimleri uygulamaya başladıkları görüldü. 1893’de Aydın vilayetindeki bağların büyük çoğunluğunun İngilizlerin eline geçmiş olduğu bildirildi.

Bu arada, Avrupalılar pazar alanlarını genişletirken bir yandan da Anadolu’nun coğrafi ihtisaslaşmasının sınırını zorluyorlar, beşeri üretimin sınırlarını genişletmeye çalışıyorlardı. Bu yüzden Girit adasının arazisi ve coğrafi konumu itibariyle her türlü ürünün yetiştirilebileceği bir yer olduğu, Girit’te pek çok şeyin yetiştirilemediği ama çeşitli ürünlerin yetiştirilmek istendiği Osmanlı Devleti’ne bildirilmişti. Bu yüzden özellikle çekirdeksiz üzüm ile meşhur incirin Girit’te yetiştirilebileceği söyleniyordu. Üzüm asması çubuğunun İzmir’e bağlı Karaburun kasabasından 6000 çubuk kadar, incir çubuğunun ise Aydın’a bağlı Nazilli kasabasından 2000 çubuk kadar gönderilmesi isteniyordu.

Fransa’da bağların kötü olması devam ediyor, bu yüzden Bordo şarabı yapabilmek için İzmir’e gelen iki Fransız 100 bin kantar yaş üzümü alıp, suyunu sıkıp, içine ispirto katarak Fransa’ya götürüyordu ki, kuru üzüm ihraç etme sıkıntısı yaşayan İzmir’deki tüccarlar için bu durum memnuniyet verici idi. 19. yüzyılın sonlarına ait gazetelerde bazı iklim olaylarından bağların büyük zarar gördüğü yazılmıştı. Bunlar üzümlerin oluşmaya başladığı dönemde yağan dolu veya şiddetli esen boranın bağlara zarar vereceği ve ürün rekoltesinde düşmeye sebep olacağı yönündeydi. Bunlar da gösteriyordu ki bu çevrede bağcılık hala önemli ürünler arasında yer almaktaydı. Aynı dönemde razakı üzümün yetiştirildiği belirtilmektedir ki, zaten 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda bağcılıkta genel bir gelişme olmuştu.

“Kuşadası’nda 1908 yılında yeniden dikilen yerli çubuk ve Amerikan çubukları ile bağcılık ve üzüm üretimi yeniden canlanmıştır” 1908 yılında 8383 dönüm bağa sahip olan Kuşadası’nda elde edilen yaş üzüm 21 510 778 kg. idi. Yaş üzümden 5 357 119 kg. kuru üzüm elde edilmiştir. Ayrıca yine 1908 yılı ürünü olan üzümden 46 765 kg şarap ve 4 676 kg rakı elde edilmiştir.

Aydın ilinde özellikle şarap üretiminde etkin olduğunu bildiğimiz Gayri Müslimlerin, Aydın’a bağlı Karacasu kazasında birkaç sene önce bağları varken, simdi bağlarının harap olduğu ve şaraphanelerinin de eski durumunda bulunmadığı gerekçesiyle talep edilen 2600 kuruş tutarında ki zecriye rüsumunu ödemek istemediklerine dair ilginç bir durum yaşanmış, fiyatlar üzerindeki hassasiyetini vergiler üzerinde de gösteren Osmanlı Hükümeti, gayri Müslimlerin halkın bağlarından hala ürün almakta olduğu, bağcılığın mahvolmadığı, şaraphanelerin işleyip üretimin devam ettiği yönündeki ihbar sonrası derhal olay hakkında incelemeler başlatmıştı.

Aslında savaş döneminde üretim ve ticari faaliyetlerinin tamamen durduğu konusunda kesin ifadeler kullanamayacağımız gibi, savaş ortamının ürün rekoltelerinde düzenli bir düşüşe sebebiyet verdiğini de iddia edemeyiz. Kaldı ki savaşın en ciddi tarihlerinde bile pekâlâ diğer ürünlerde de örneğini gördüğümüz gibi üzüm mahsulünde de büyük bir artış olmuş Aydın vilayetinde 1918 yılında 27 milyon okka elde edilen üzüm 1919’da yaklaşık 35 milyon okkalık bir miktara ulaşmıştı.

I. Dünya Savaşı’ndan hemen önce, üzüm üretimi Aydın Vilayetindeki tarım alanlarının yaklaşık beşte birini kapsıyordu. Aydın, Bursa, Ankara ve Konya vilayetleri, imparatorluk bağlarının % 20’sine sahipti.1909’da Osmanlı Devleti’ndeki üzüm üretimini arttırmak amacıyla İzmir Ticaret Odası tarafından İzmir’de bir “Üzüm İdaresi” kurulması dahi kararlaştırılmıştır.

1914–18 yılları arasında elde edilen çekirdeksiz üzüm miktarına baktığımız zaman 1914’de 900.000 kantar olan üretimi ertesi yıl az bir gerilemeyle 800.000 kantar olmuştur. Savaşın etkilerinin görülmesiyle birlikte üretim miktarı Mütarekeye kadar olan dönemde yavaş yavaş azalmaya başlamıştır. 1916’da 600.000 kantara düşen çekirdeksiz üzüm hâsılatı 1917’de biraz daha gerileyerek 500.000 kantara düşmüştür. 1918’de elde edilen çekirdeksiz üzüm miktarı savaşın başlangıç yılı olan 1914’ün üretim miktarının yarısına, 450.000 kantar, ancak ulaşabilmiştir.

Nitekim Kurtuluş Savaşında, üzüm rekoltelerinde hissedilir bir düşüş yaşanırken, Ege bölgesi üzümleri gerektiğinde ve güvenliğin sağlandığı ortamda İzmir’e üzüm sevkiyatı yapılıyordu.

Kurtuluş Savaşı sonrasında bölgede var olan çekirdeksiz sultaniye üzüm alanları genişlemeye başlamıştır. Bağcılar Kooperatifi, üzüm piyasasını düzenlemek amacıyla Türkiye İş ve Ziraat Bankası'nın ortaklaşa kurduğu Üzüm Kurumu (Tariş Ltd. Şti) ile 1938 yılında birleşerek faaliyetini Tariş Üzüm Birliği olarak kurulmasından sonra, özellikle Manisa İli üzümcülükte büyük bir atılım gösterirken, Aydın da üzüm alanları Buharkent ile sınırlı kalmıştır.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.