Takip Et

TÜRK TARIMI VE GIDA ÜRETİMİ

Son yıllarda Türk tarımı ürün çeşitliliği, verimlilik, üretim kapasitesi ve kalitesiyle küresel tarım ekonomisinde Covid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının ortaya çıkardığı sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.2023 Şubat ayı başında meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremin Türk ekonomisinde yol açacağı tahribat ve bütçe açığı bir gerçek olarak karşımıza çıkarken, depremden etkilenen bölge tarımı ve tarıma dayalı endüstrinin sekteye uğrayacağı ortadadır.

 

2000 li yıllardan 2022 ye kadar Türk tarımının üretim gücü incelendiğinde küresel gıda ekonomisinde önemli bir güce eriştiği görülmektedir. Özellikle sebze, meyve, tahıl ve hayvansal üretimin 2,5-3 kat arttığı görülmektedir. Örneğin 2000- 2020 döneminde süt üretimi 8,4 milyon tondan 22 milyon tona; et üretimi 420 bin tondan 1 milyon tona; tohum üretimi 145 bin tondan 1 milyon tona; yem bitkisi üretimi 750 bin tondan 2 milyon tona; meyve üretimi 14,5 milyon tondan 22 milyon tona; sebze üretimi 25 milyon tondan 30 milyon tona ve toplam tahıl üretimi 30 milyon tondan 36 milyon tona yükselmiştir.

 

Ancak 2020 den sonra bu üretim dallarında hızlı bir şekilde gerilemeler ortaya çıkmış, özellikle et,süt,hububat (özellikle buğday) üretimlerinde rahatsız edici gerilemeler ortaya çıkmıştır.Üretim azalmaları tarım politikalarının plansızlığı ve öngörüsüzlüğüne küresel şartlar da eklenince ülkemizde 2022 ve 2023 yıllarında gıda fiyatlarında hızlı artılar görülmüş ve bu artışlar engellenememiştir. Diğer ülkelerde başta temel gıda fiyatları düşerken bizde hızlı yükselişini sürdürmüştür.

 

Son yıllarda ortaya çıkan küresel gıda enflasyonu son otuz yılın zirvesine yaklaşırken salgın dönemi etkileri henüz silinmeden Rusya-Ukrayna savaşı dış ticareti ve tedariki zorlaştırmıştır. 2020’nin başlarından itibaren yüzde 60’tan fazla artış gösteren küresel gıda fiyatları sebze, tahıl ve şeker gibi ürünlerin fiyatlarını yukarıya taşımaktadır.Bu ekonomik gelişmeler gelecek yakın zamanda pamuk,hububat,mısır,pirinç başta olmak üzere bazı ana bitkisel üretim kalemlerinde rekolte ve kalitenin artmasını zorunlu kılmaktadır.

 

2000-2022 dönemde Türkiye’nin nüfus artış oranı % 28 olurken tarımsal üretim miktar bazlı olarak nüfusa göre daha fazla yükseliş göstermiş gibi görünse de tarımsal ihracat gelirleri birim başı değerler açısından rakip ülkelerin gerisinde kalmıştır.

 

Tarımda istihdam edilen nüfus tarımdan ayrılarak ise şehirleşme ve sanayileşme nedeniyle azalma eğilimine girmiştir. Şehirdeki iş imkanlarının artması ve daha modern hayata katılma arzusu tarımdan ayrılan nüfusu artırmıştır.

 

Bu gelişmeler tarımda istihdam edilen nüfusun düşmesinde etkili olmuştur.

 

2000’lerde 7,50 milyon olan tarımsal istihdam 2020’de 5,12 milyon,2022 ‘de ise 4 800 bin kişiye gerilemiştir. Tarımsal üretimin et,süt,buğday,pamuk,pirinç gibi alanlarında üretim istisnai dalgalanmalarla bereber genelde düşme gösterirken diğer alanlarda üretimde azalma oluşmamıştır.Bu da verim ve teknoloji kullanımından kaynakladığını göstermektedir.Ancak yakın tehlike “kurakık” olarak karşımıza çıkmaktadır.Kuraklık ile ilgili uzun zaman aralığını içeren kalıcı tedbirlerin alınmasında gecikme ve ihmaller olduğu ortadadır.

 

Farklı tarımsal ürünlerde 22 yılda üretimin nasıl değiştiğine yakından bakıldığında son on sekiz yılda ayçiçeği, mısır, patates, soğan, muz, nar, çay ve çilek üretiminin arttığı görülmektedir. Buğday, şeker pancarı, incir ve fındıkta ise istenilen üretim seviyesinin henüz yakalanamadığı ifade etmek gerekmektedir.

 

Topyekun ele alındığında bitkisel üretimin, özellikle tarımsal sulama tüketimi yüksek olan ürünlerde

 

Özellikle diğer gıda ürünlerine kıyasla bu ürünlere kamu planlamasıyla yaklaşılarak nüfus artış hızı, fiyat ve gıda güvenliği açısından söz konusu ürünlerin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir . (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.