Takip Et

Jeotermal sistemlerin görünmeyen etkileri-9

Aydın ili sınırları içinde yer alan birçok jeotermal sistem, tel örgülerle, güvenlik sistem ve personeli ile çevreden tecrit edilmiş, içeride olan bitenin halk tarafından anlaşılması mümkün dışına çıkarılmıştır.

İdari denetlemenin etkisiz olması da eklenince ortaya yasal bir başıboşluk çıkmıştır. Sonucunda da başta jeotermal imtiyaz sahibi bazı şirketler rahatlıkla yasaları ihlal etmeyi sürdürmektedirler.

Bu ihlallerden bazıları:

Sondaj sırasında çıkarılan katı maddeler özel atık tanklarında ya da havuzlarında depolanmalıdır. Bu önlemlerin alınmaması durumunda; yüzeysel su ve toprak kirlenmesi, habitatın etkilenmesi ve doğal örtünün bozulmasıyla karşılaşılmaktadır.Bu havuzlarda kullanılan mebran adı verilen örtüler, çoğu zaman atıkların toprağa sızmasını engelleyememektedirler. Bu havuzlarda biriken atıklar bir zaman sonra iş makineleri ile kapatılmakta, üzerleri örtülerek yeni bir yasal ihlal meydana getirilmektedir. Halbuki bu atıkların özel bir yöntemle imhası ve depolanması gerekmektedir.

Aydın ili Jeotermal Sahaları gibi yüksek oranda yoğuşmayan gaz içeren sahalarda bu durum önemli bir problemdir. Re-enjeksiyon sırasında ise akışkan sıcaklığının düşmesinden dolayı silika (SiO2) çökelmesi problemi görülmektedir. Bazı enerji üretim tesislerinde, üretilen birim megawatt-saat başına yaklaşık olarak 45 kg katı atık çıkabilmektedir (Rybach, 2005).

Bu değer 50 megavatlık Jeotermal Santralı için yılda 100-140 ton kalsiyum karbonat çökelmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Daha önceki yıllarda yılda bir kez kuyularda mekanik temizlik yapılmakta ve bu çökelimler Saha’da depolanmaktaydı. Günümüzde ise “inhibitör “ denilen ve polimer bileşiği olan bir kimyasal üretim kuyularına verilerek kuyuların kabuk bağlaması önlenmektedir.

Halkın asit yağmuru dediği de budur. Daha doğrusu inhibitör ile sülfirik asit birbirine karıştırılmaktadır.

Jeotermal sistemlerin çevre kirliliğine katkılarından birisi de katı atıklarıdır.

KATI ATIKLAR BERTARAF EDİLMELİ

Sondaj sırasında da büyük miktarlarda katı atık üretilir. Bunlar sondaj çamuru, yağ ve petrol ürünleri ile çimento atıklarıdır. Sondaj çamuru alkalidir, büyük oranlarda krom ve pek çok kimyasal içerir. Kullanıldıktan sonra temizlenmeli ve sıvıdan ayrılmalıdır. Sondaj çamuru ya kuyuda sirkülasyon sırasında kaybedilir ya da sondaj sonunda katı atık olarak atılır. Sondaj sırasında çıkarılan katı maddeler özel atık tanklarında ya da havuzlarında depolanmalıdır. Bu önlemlerin alınmaması durumunda; yüzeysel su ve toprak kirlenmesi, habitatın etkilenmesi ve doğal örtünün bozulmasıyla karşılaşılabilir.

Bazı jeotermal şirketlerin çevreye duyarsızlıkları bu noktada da ortaya çıkmaktadır.Tarım toprakları üzerine atılan bu katı atıklar toprağın Ph’sını yükselterek su,toprak ve çevre kirlenmesine neden olmaktadır.

Bu alanda 2872 sayılı “Çevre Yasası”nın hükümlerine uyulmaması,ve bu konunun denetlenmemesi ayrı bir sorundur. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.