Takip Et

1899 NAZİLLİ DEPREMİ VE SONUÇLARI-2

Dünkü yazımızda verdiğimiz listede gördüğümüz gibi 1925 yıllık bir süreçte bölgede meydana gelen depremler 9 ve 10 şiddetinde gerçekleşmiş olup çok büyük yıkımlara neden olmasından dolayı Büyük Menderes Havzasında ve çevresinde olduğu gibi Buharkent’te de büyük tahribata neden olmuş, pek çok tarihi eserin ve mevcut uygarlıkların günümüze ulaşmasına engel olmuştur.

 

Bölgenin I. derecede deprem bölgesi olmasının sonucu olarak zengin jeotermal kaynaklara sahip bulunması Buharkent’te bu özelliğe dayalı ve kendine özgü bir ılıca-hamam kültürü oluşmuştur.

 

“ M.Ö. 10.000’li yıllarda Jeotermal akışkandan Akdeniz Bölgesi'nde çanak, çömlek, cam, tekstil, krem imalatında yararlanılmakta ve M.Ö. 1.500lerde Romalılar ve Çinliler doğal jeotermal kaynakları banyo, ısınma ve pişirme amaçlı olarak kullanılıyor” olmalarından yola çıkarak Buharkent ve çevresinin erken yerleşim yerlerinden birisi olduğu yönünde akıl yürütmenin yanlış olmayacağı kanaatindeyiz. Çünkü Buharkent, doğal jeotermal akışkan çıkışları bakımından en şanslı yerleşim yerlerinden birisidir. Doğusunda Kızıldere ve Savcılı, güney doğusunda Tırkaz, Tekke, Kabaağaç, batısında Ortakçı jeotermal alanlarında sayıca çok fazla doğal sıcak su çıkışları mevcut (8).

 

Tarihsel bir gerçekliliktir ki doğal sıcak su çıkışlı alanlar ilk insanların ilk yerleşim yerleri arasında yer almaktadır. Bu bakımdan özellikle Tekke, Kabaağaç ve Ortakçı’da bulunan kalıntılar bu açıdan incelemeye değerdir.

 

Bölgedeki tarihi depremlere göz attığımızda son yüzyılda yaşadığımız depremlerden daha güçlü sarsıntıların tarih boyunca Buharkent çevresini etkilediğini görmekteyiz. Bu depremlerde yüzyıllar boyu yerleşim merkezlerinin defalarca yerle bir olduğunu ancak çok az bir kısmının yeniden inşa edilerek günümüze ulaştığını göstermektedir. Özellikle XVI. yüzyıl kayıtlarında yer alan yerleşim birimlerinin bugüne ulaşmayışının nedeni bahsettiğimiz şiddetli depremlerdir.

 

1653 depreminden sonra yerleşim yerinin göçlerle kasaba haline gelmiş olması akla yakındır. 1653 depreminde İshaklı’nın hasar görmesiyle bu kasabanın da kurulmuş olması ihtimali vardır. İshaklı’ya yaklaşık bir kilometre uzaklıkta, Aydın dağlarının güney cephesine bakan yamaçta düz ve az eğimli bir arazide yer almakta idi. Bu bölgeye bugün Arı kayası adı verilmektedir. İskâna tabi tutulan Yörükler tarafından da kurulmuş olma ihtimali de mevcut olduğu gibi varlıkları sona eren Tavşan ve Kızılcaburun köylerinin dağılmasıyla oluşma ihtimali mevcuttur. XVII. yüzyılın ortalarında en parlak dönemini yaşamıştır. Kalıntılardan anlaşıldığına göre çevreye göre sağlam yapılara sahipti. Konutlar tuğla, taş karışımı ve çatıları kiremitli idi. Bakımlı bir kasaba görünümü verirken 1702 ve 1711 depremleri ile kasabanın kuzey doğu ve güney batı yönlerinde büyük toprak kayması meydana gelerek kasabanın yıkılmasına neden olmuştur. Bugün, kasabanın mezarlığı ve yerleşim alanının kalıntıları geniş bir alana yayılmıştır.

 

Denizli çevresinde 1702 yılında meydana gelen ve 12 bin kişinin ölümü ile sonuçlanan depremden sonra 1717 yılında Pamukkale’de meydana gelen ve 6 bin kişinin ölmesiyle sonuçlanan ikinci depremde de yıkılmış son olarak da 1899 depremi ile haritadan silinmiş ve yerleşim yeri olmaktan çıkmıştır. Hacı Pir Kasabası hakkında Tahrir ve avarız defterlerinde kalan kaydından başka günümüze herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşmamıştır. Buharkent halkı arasında da bu kasaba hakkında bilgi sahibi olanlara rastlanmamıştır.

 

Bugün virane halinde olan Ortakçı Ilıcalarının geçmişinin bu döneme dayandığı toprak üstünde bulunan kalıntılardan anlaşılmaktadır. Önceleri daha belirgin ve sayıca fazla olan kalıntılar bölgenin yaşadığı şiddetli depremler sonucu neredeyse tamamen tahrip ve yok olmuştur. Bugün Ortakçı Hamam deresinde Roma döneminden kalma mezarlar mevcuttur.

 

Son olarak da 1899 depremi ılıcanın bulunduğu Hamam Deresi’nde 2–2,5 metrelik kırılma ve göçmelerin oluşması bu kalıntıların toprak altında kalmasına neden olmuştur. Bu depremde devasa toprak kütlelerinin kayması yüksek oranda can kaybına neden olurken tarihi bulguların da büyük toprak kütleleri altında kalmasına neden olmuştur.

 

Ortakçı’nın kaderini olumsuz yönde etkileyen en önemli tarihi olay ise 1899 Nazilli depremidir. Bu deprem sonrasında artık orta büyüklükte bir köy durumuna düşmüştür.

 

Aynı depremde Nazilli’ye bağlı 500 haneli Ortakçı karyesi de oldukça etkilenmişti. Meyilli bir alanda olması ve üst tarafında yer yarılarak köyün üzerine meylettiğinden halkın emniyeti kalmamıştı. Daha sonra bu harabeye üççeyrek saat mesafede ve Şimendifer istasyonu civarında 400 haneli bir köy tahsis edilmişti. Buraya bir cami ve okul inşa edilmişti 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.