Takip Et

ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA GIDA VE TARIMIN ÖNEMİ-2

Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’nün(FAO) de olduğu Küresel Gıda Krizleri Ağı’nın açıkladığı 2020 yılı raporunda, 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu; Covid-19 salgınının da etkisiyle daha ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini vurgulanıyor. Rapor özetle, Korona virüs salgınına karşı gerekli önlemler alınmadığı takdirde gıda krizine ve küresel düzeyde kırılgan gruplar üzerinde yaratacağı etkiye dikkat çekiyor. FAO, salgınının

Covid-19’un gıda ticareti ve piyasalar üzerindeki etkilerinin hafifletilmesine ilişkin olarak, ülkelerin gıda tedariği, küresel gıda ticareti ve gıda güvenliği üzerindeki etkilerini azaltmak için ayrıca özen göstermeli, diyor.

Kısacası diğer tarımsal üretim yapan ülkeler tarımda ve gıdada radikal, hızlı, akılcı ve gelecek için sürdürülebilir bir tarım politikası geliştirip gıda stoklarını garantiye almaya başladılar.

Bu dönemdeTürk tarım ve gıda politikalarında her hangi bir değişim ve planlama masaya gelmemiştir. Hâlbuki III. Tarım ve Orman Şûrası tanıtım toplantısı 17 Temmuz 2019 tarihinde toplanmış olup, bu şuranın kararları ışığında yeniden, acil ve köklü bir yapısal değişime ve mevzuat düzenlemesine gidilmeliydi.

Çünkü önümüzdeki dönem tahıl, bakliyat, yağlı tohumlar için hassas bir dönem olacaktır. Bunun için patates, buğday, mısır, pirinç, mercimek, kuru fasulye, zeytin, ayçiçeği ve soya üretimi özellikle önemli olacaktır. Bu ürünlerin planlaması Acele olarak yapılmalıydı. En basitinden bu ürünlerin üretim ve ticaretinde vergilendirmelerde üretime yönelik indirim ve tarımsal desteklemeler hayata geçirilmeliydi.

Tarımsal üretimin önemli dallarından olan yağlı tohumlar, kaba yem bitkileri üretimi doğrudan hayvancılığı etkilediği için üretimleri ön plana çıkarılmalıydı.

Yem sanayii ve yem hammaddeleri üretimi dolayısıyla hayvancılık sorunlu bir tarım dalı haline gelecektir.

Sebze ve meyve üretimi doğrudan destekleme kapsamına alınıp, üretici artık günümüz, günü kurtarma amaçlı tarımsal desteklemeler ile değil hibelerle üretimini sürdürebilmelidir.

Bu cümleden olmak üzere önerilerimizin de yer alması gerekmektedir.

Ne yapmalıyız:

Siyasi iradenin, merkezi ve yerel yönetimlerin bu çözümleri alıp doğru şekilde uygulaması gerekiyor.

Türkiye günü kurtarmak yerine orta ve uzun vadeli plan yapmak zorundadır. Buğday ithalat fiyatları ile açıklanan buğday fiyatlar uyumsuzdur.

2020 yılı zorunlu buğday ithalatı buğday üretici elinden çıktıktan sonra gerçekleşmeli,2021 yılından başlamak üzere tüm tarım ürünlerinde –pamuk ve bazı yem hammaddeleri dışında-derhal ithalat politikalarından vaz geçilmelidir.

Zaten ithal gıda fiyatları önümüzdeki dönemde Türk bütçesinin kaldıramayacağı düzeyde olacaktır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.