Takip Et

ANADOLU’DA ÜZÜM TARIMI (19.-20.YÜZYILLAR)

1844, 1911, 1912 yıllarında Türkiye’de görülen kuraklıktan dolayı birçok tarla, bağ- bahçe ve hayvanlar telef olmuş, bu dönemde halk oldukça sıkıntı yaşamıştı. Tarihe bu kuraklıklar “acı bir felaket” olarak geçecektii (290).

Üzüm üretiminde Osmanlı Devleti “Resm-i Bağ” adı altında vergi alınmaktaydı. Bu vergi %10 ile %50 arasında alınmaktaydı. Ayrıca “Resm-i Şıra” adı altında diğer bir vergi de alınmaktaydı. Bu vergiye Pekmez öşrü de denirdi (291).

Yine Doğu Akdeniz’in bu kesiminde iyi kalitede üzüm yetiştirmeye uygun toprak ve iklim koşullarının bulunması, yöre insanını üzüm bağlarına sahip olmaya teşvik etmiştir. Nitekim daha Osmanlı Klasik Dönemi’ndeki tahrirlerde, hatırı sayılır oranda üzüm bağları kayda geçirilmişti (292).

1260 yılı itibariyle Karaman’ın tamamında 4912,5 dönümü mahsul alınan,69 dönümü henüz yeni dikilmiş olmak üzere 4918,5 dönüm bağ vardı (293).

Mahsul alınan bağın 1220 dönümü Aladağ köylerinde,463 dönümü Gaferyâd mahallelerinde sakin ailelerde, 760,5 dönümü köylerinde,743 dönümü, Nevâhî –i Ermenek köylerinde, 350 dönümü Ermenek mahallelerinde, 240 dönümü köylerinde 13,5 dönümü Cerid’de, 89 dönümü Larende mahallelerinde, 1033,5 dönümü köylerinde bulunuyordu (294).

Bu bağlardan 1260 yılında takriben 325 000,1261 yılında da 243 000 guruş yani bu coğraftyadaki yıllık hâsılatın % 6,24’ü başka bir hesap ile bağ olan yerlerde elde edilen hâsılatın 12,6 ‘sı bağdan elde edilmekteydi (295).

XIX. yüzyıla gelindiğinde; Alaiye, Aydın (Beydağ, Bozdoğan, Buldan), Beyşehir, Bursa, Çorum, Darende, Denizli, İçel, Menemen ve Muğla gibi yerlerde bağcılık faaliyetlerinin aynı şekilde devam ettiği anlaşılmaktadır. XVI. yüzyılda öne çıkan bazı sancak ve kazaların temettüat kayıtları olmadığı için kıyaslama yapılamadı, ama aradan geçen birkaç yüzyıl içerisinde bu yerlerde bağcılığın devam etmiş olabileceği söylenebilir (88).

Anadolu’da bağ resminin alınmasında esas mahsulün öşrüdür. Daha sonraları bazı yerlerde haraç bağlanmıştır. Mesela Kütahya havalisinde âlâ bağ dönümünden on, ednasından beş akça takdir edilmiştir.

Bağcılık tarla tarımına göre daha fazla emek-yoğun tarım etkinliği olduğundan yoğun nüfusun bulunduğu yerleşim alanlarının etrafında oldukça yaygındır durumdadır Bugüne göre bağ alanları nispeten küçük de olsa, Selcen’de en yaygın olarak yapılan tarım biçimi bağcılıktır.

Selcen genelinde 198 parça (2705 dönüm) bağ arazisi bulunmaktadır ki, bunların neredeyse her biri bir haneye aittir.

Bağla ilgili 206 kişinin öşür vergisi kaydedilmiştir. Bu sayı yukarıda verdiğimiz 198 parça olan bağ sayısına karşılık gelmektedir. 206 kişinin ödediği toplam bağ öşrü miktarı 6 883,5 Guruştur. Bu miktar az bir fazlalıkla hububat öşrüne yakın bir rakamdır. Bağ alanlarının hububat alanlarına göre daha geniş alanlar olmasına rağmen arada meydana gelmesi gereken daha fazla fark üzüm öşrünün 2,3 Guruş, hububat öşrünün ise ortalamasının 6 Guruş olmasından kaynaklanmaktadır.

4603,5 dönümlük Selcen arazisinin 2705 dönümlük (%58,7) lik kısmından bu kadar öşür geliri elde edilmesi, bağcılığın Selcen tarımındaki ve ekonomisindeki ağırlığını göstermektedir. Üretilen bu üzümün ne kadarının dışarıya satıldığını, iç piyasaya sürüldüğünü ve aile içi tüketimde kullanıldığını bilemesek de, 1850’lerden sonra bu ürünün Batı Anadolu’dan yapılan ihracatında önemli bir artış olduğu bir ortadadır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.