Takip Et

TİM GÖZÜYLE TARIMIN EKONOMİYE KATKISI-2

TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi), tarımın Türk ekenomisine etkilerini incelerken makro düzeyde etkileri ele aldığı raporunda şu görüşlere yer vermektedir:

“2000’lerin ortalarında % 5’lere ulaşan kişi başına büyüme 2010’ların ortalarına yaklaşırken önceki dönem büyümenin yarısına ancak ulaşmaktadır.”

Büyümenin çizgisi sektörler bazında kıyaslanığında en az büyüen sektörlerden birisinin tarım olduğu görülmektedir. Nedenlerinin başında ise tarımın finans sıkıntısının kronik bir hastalık haline gelmesidir.

“Tarımın GSYH’ya katkısı beklendiği gibi 1970’lerin başında % 30’lardan 2015 yılında % 8’lere düşmüştür. 1980’ler ve 1990’ların başlarında yavaşlayan düşüşle % 15-20 aralığında kalmış ve 2000’li yıllarda % 10’unun altına inmiştir.

Son yarım yüzyılda, tarım dışı katma değer yılda ortalama % 4.3 büyümüştür. Tarımsal katma değeri ise aynı dönemde yılda sadece % 1.5 büyümüştür.

İstihdam tarafında, mutlak çalışan sayısı ve toplam içindeki pay düşüş göstermiş, ancak ivme kazanmamıştır. Bu durum, tarımsal yapı ve ekonominin geri kalanının istihdam yaratma kapasitesinin kısıtlı olmasından kaynaklanmıştır.

Osmanlı’dan bu yana etkileri hissedilen küçük işletmelerin hakim olduğu üretim yapısı, tarımsal istihdamda mutlak ve göreli düşüşü yavaşlatan önemli unsurlardan biridir.

Diğer yandan tarım dışı sektörler, nüfus artışı ve göçü karşılayacak hızda istihdam olanakları yaratamamıştır.

Kriz dönemlerinde tarım sektörü işsiz kalanların bir kısmını emerek işsizliğin derinleşmesini önlemiştir. 1990’ların sonunda tarımın toplam istihdamdaki payı % 40 civarındadır. 2000’lerin ortasında % 20’lere yaklaşan istihdam payı günümüzde aynı oranda devam etmektedir.

Son on yılda tarım, gıda ihracatının toplam ihracat içindeki payı % 10’larda seyretmektedir.

Diğer yandan ithalatın payı yıllardır % 5 seviyesindedir. Tüm müdahalelere rağmen net ihracatçı sektör olarak tarım en azından dış ticaret açığına şimdilik katkıda bulunmamaktadır.

Tarımda istihdamın artış göstermesi durumunda tarım sektörü suçlu ilan edilmektedir. Tarımsal istihdam, tarımda ve diğer sektörlerdeki gelişmelere hassastır. Tarımsal istihdam azaltılmaz; tarımdaki ve ekonominin geri kalanındaki koşullardan etkilenerek ülke ekonomisi geliştikçe kendiliğinden azalır.

Tarımsal üretim 2000’li yılların başına kadar “iyi yıl”, “kötü yıl” eğilimini takip ederek inişli çıkışlı büyümüştür.

2007 yılındaki kuraklık nedeniyle önemli düşüş gösteren üretim, takip eden altı yılda sürekli artmıştır.

Tarımsal üretimde hava koşullarının etkisi sürmektedir. Büyüme oranlarında düşüşler artışlara oranla daha şiddetlidir. 2007 yılındaki düşüşle tarımsal üretim 2002 seviyesine gerilemiştir. Tarımda istihdam verilerini kullanırken yıllar arasında tutarsızlıklar nedeniyle dikkatli davranmak gerekmektedir.

Tarımsal arazi kullanımında 2001 yılından bu yana pek büyük değişiklik gözlenmemektedir. Nadas alanlarında küçük düşüş, meyve alanlarında ve özellikle zeytindeki artış dikkati çekmektedir. Ekilen alandaki 2 milyon hektardan fazla düşüşün bir kısmı meyve alanlarında artışla telafi edilmiştir.”

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.