Takip Et

İran’la ticari ilişkiler ve türk tarımına olası etkileri-2

İran, 2014 yılında yüzde 2.46'lık pay ile Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı 10. ülke konumunda bulunuyor.

Resmiyette görünen ithalat kadar, sınır ticareti ve ithal edilen tarım ürünlerinin gerçeklerle örtüşmeyişi Türk tarım ürünleri için olası bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır.

DAKA (Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı) tespitlerine göre İran’a komşu sınır illerimize İran’dan bir yılda toplam 100 milyon dolar ithalat sınırı bulunmaktadır. İran’a komşu olan tüm iller Sınır Ticareti kapsamında bu ülkeden bir yılda sadece 100 milyon dolarlık ithalat yapabilirler. 100 milyon dolar, İran ile sınırı bulunan dört il (Ağrı, Iğdır, Van ve Hakkari) nüfusları ve önceki yıllardaki dış ticaret performanslarına göre paylaştırılır. 2012 yılında İran’a komşu iller için ayrılan 100 milyon dolarlık miktarın 51 milyon doları Van iline, diğer 49 milyon doları ise Ağrı, Hakkâri ve Iğdır’a verilmiştir.

Türkiye ile İran arasında sene başında yürürlüğe giren Tercihli Ticaret Anlaşması ve İran'a uygulanan uluslararası ambargonun kaldırılması halinde başta gıda, kimya, oto yan sanayiden olmak üzere bu ülkeye ihracatta artış beklenirken, ihracat iki yılda iki katına çıkabilir. Bunun yanında İran’ın Türkiye’ye gıda ve tarım ürünleri ihracatında bir patlama gerçekleşebilir.

Ülke bazında belirlenen 100 milyon dolarlık miktarın yarısı tarım ürünleri, diğer yarısının ise sanayi ürünleri için kullanılması şarttır. Böylece aynı ülkeye komşu sınır illerine toplam miktar bölüştürüldükten sonra, her ile düşen toplam miktarın yarısı sanayi ürünleri, diğer yarısının tarım ürünleri için kullanılması gerekmektedir. Bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin, Türk tarım ürünleri kadar kaliteli de olmasa da, önemli ölçüde tarım ürünü üretebilen ve ihraç edebilen İran Türk tarım ürünleri ve özellikle Türk üreticisi için bir tehlike durumundadır.

Sınır Ticareti kapsamına, petrol ve petrol ürünleri, çay, şeker, fındık, antepfıstığı, canlı hayvan ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ile kota, damping ve sübvansiyona tabi ürünler hiçbir şekilde girmemektedir.

2012 yılında yürürlüğe giren ve hala uygulanan bu kıstaslar gereğince aşağıdaki tarım ürünleri için İran’dan ithalatında yasaklama getirilmiştir:

Bal (süzme) ,kestane, bal (petek) ,meyve suyu ve konsantreleri, biber (yeşil) ,muz, biber (tatlı biberler), nargile tütünü, buğday unu, palm yağı, domates, patates, havuçlar, patlıcan, hıyarlar ve kornişonlar, pırasa, İncir (taze) ,üzüm (kuru), İncir (kuru), zeytin, kabak, kabak tohumu, zeytinyağı, karnabahar.

Yukarıdaki tarım ürünleri listesini incelediğimizde palm yağı dışındaki tüm kalemlerin Türk çiftçisi tarafından üretilmekte olduğunu görürüz. Bu ürünlerin içinde, bazı vurguncu ve istifçilerin 2015 yılında oynadıkları oyunla fiyatı anormal fırlayan patates dışında hiçbir ürünün fiyatının Türk üreticisini mutlu etmediği ortadadır.

Türk çiftçisi olarak karşımızda duran en büyük tehlike burada başlamaktadır.

Yarın devam edeceğiz. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.