Takip Et

Kazananı ve Kaybedeni ile İncir-3

Alman Van Shubert, incir yüklü develerin İzmir sokaklarında dolaşmasını şu cümlelerle anlatmaktadır:

“İzmir’de kuru incir, odun, pamuk, yüklü bir deve kervanı ile karşılaşınca yapılacak en doğru iş kendini en yakın dükkâna atmaktır. Daha kötüsü, dar sokaklarda her iki tarafı yüklü deve kervanlarıyla karşılaşıldığı anda değersiz yük taşıyan develer diğer develerin yanından dikkatlice geçerler”(122).

İzmir ticaretinin en önemli merkezi olan “Yemiş Çarşısı”na incir üç grup tarafından sevk edilirdi. Üretici, deveci ve tüccar. Yemiş Çarşısına doğrudan mal gönderen üreticiler büyük üreticilerdi. Ancak bunların da bir bölümü İzmir Yemişçiler Çarşısı ile aracısız ilişkide bulunurdu. Küçük üreticiler az olan ürünlerini çarşıya kendi imkânları ile taşımak ya da aracıların sundukları imkânlardan yararlanmak zorunluluğunda bulunuyordu(123).

XIX. Yüzyılın sonları ve XX. Yüzyılın başlarında Aydın’ın incir alım merkezlerinde ve İzmir’de kendine has bir ticaret yöntem ve geleneği oluşmuştur. Günümüzde de bazı özelliklerini hala koruyan bu ticari şekilde yazılı olmayan pek çok kural bulunmakta idi.

Ticari malın alıcı tarafından incelenerek fiyat ve kalitesinin belirlenmesi kuralı incir için uygulanmamakta idi. İncirin hem iş malı hem de hurda kısımlarının ihracatçı tarafından alınma zorunluluğu bulunmaktaydı. İhracatçı komisyoncudan gelen incir çuvalının bir karış kadar altını inceleyebilir ve çuvalın tamamını kalitesi ne olursa olsun alırdı. Bunun da en önemli nedeni incirin her türlüsünün değerlendirilebilen bir ürün olmasıydı. Diğer bir neden ise ihracatçı ihracat için bulunduğu taahhüdü yerine getirmeye mecburdu. Ayrıca incir, erken bozulması, rengini kaybetmesi ve kurtlanması nedeniyle elde çok uzun süre bekletilemeyen bir gıda maddesi idi.(124).

İhracatçı bir komisyoncudan mal almak istediği takdirde, mağazadaki malların kalitesi işine gelsin veya gelmesin, mağazadaki tüm malı almak zorundadır. Aksi takdirde hiçbir komisyoncu kendine mal vermez. Yemiş çarşısının mevcudunun çok olması ve yeterli talep olmaması gibi olağanüstü durumlarda alıcının seçim ve dilediği mağazadan mal alma şansına sahip olması söz konusu olabilmektedir Bunun dışında ihracatçı, komisyoncunun mağazasındaki bütün mevcudu almaya mecburdur(125).

Taşrada Rum bakkallar köylüyü ve halkı soyarken, bunların ticari metalarını teşkil eden azınlık ve yabancı şirketler İzmir’de kümelenmiş olup, çiftçiyi, köylüyü ve dar gelirli Türk halkını her alış verişinde soymakta idiler. Küçük taşra kent ve kasabalarına mamul maddeler İzmir levantenlerinin mağazalarında yola çıkarken, Türk çiftçisinin ürettiği tütün, pamuk, incir, zeytinyağı, palamut, meyan kökü ve tüm meyveler aynı şirket ve kişilerin kat kat zenginleşmelerine neden oluyordu.

İncir piyasasını elinde tutan komisyoncu, tüccar ve ihracatçıların yüksek ve tatlı kârlar elde etme yöntemlerinden birisi de Osmanlı para sisteminden yararlanmaktı. Osmanlı döneminde tüm tarım ürünlerinin borsa içinde ve dışında satışında Osmanlı Lirasının değişik kurları dikkate alınarak ticaret yapılırdı(126). 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.