Takip Et

2019 YILINDA ÇEVRE VE TARIM

2019 yılı Çevre ve Ormancılık açısından hiç de olumlu geçmedi.

Özellikle maden ve enerji sektörlerinin orman ve tarım alanlarına, içme suyu kaynaklarına,doğal çevrenin neredeyse bütününe karşı başlattıkları harekat maalesef bu sektörlerin zaferleri ile taçlandı(!)

Su yönetiminde bir daha sınıfı geçmemek üzerev tamamen çaktık. Göller kötü yönetim ve bunun yanında kuraklık etkisiyle kururken akarsular hala 5-6. Sınıf su kalitesi düzeyinde denizlere boşalmaya devam etmektedirler.

2019 yılında çevre ve ormancılık ilişkileri açısından Kaz Dağları ve Murat Dağı damgasını vurdu.Bu alanlarda altın arama rushatı elde eden yabancı şirketler,görünen odur ki 10-20 yıl sonrasında devede tüy payı derecesinde ülkemize gelir bırakarak işin kaymağını alarak ülkemizi terkedeceklerdir.

Çevre felaketinin en fazla yaşandığı illerden birisi de Aydın.Jeotermal sistemler Sarayköy’den Söke’ye kadar tüm Büyük Menderes ovasına yayıldılar.

Metalik renkleri ile jeotermak-l santraller Aydın’ın zeytin ve incir yeşilini boğdular.

Bu da yetmedi MTA tarafından sözde etüdü yapılan 64 alan da 2019 yılı içerisinden ihaleye çıktı.Ancak işin etüdünü MTA ve devletten daha iyi yapan iş adamları bu alanlardaki rezervlerin ısı,debi,dinamik ve statik basınç açılarından ekonomik değerleri olmadığı gerekçesi ile ihaleye katılmadılar.

Devletten yüz bulan ve inanılmayacak bir destek alan bazı jeotermal imtiyaz şirketleri 2019 yılı boyunca çevre halklarına adeta “savaş” ilan ettiler.Güçlerinin yetmediği yerde halkın çevre duyarlılığı ile ilgili tepkisinin üzerine güvenlik güçleri ile yürüdüler.

Kızılcaköy,Pamukören,Başköy,Germencik,Terziköy ve jeotermal şirketlerin imtiyaz aldıkları pek çok alanda çevre halkı ile bazı jeotermal şirketler karşı karşıya kaldılar.

Diğer yandan işin hukuki boyutu da olanca hızı ile sürdü.Jeotermal şirketler hemen hemen her davayı kaybettiler.Her ÇED raporu iptal edildi.

Politikacılar ne yaptı dersiniz?

Muhalefet bu konuyu gündemden düşürmemeye gayret ettiler.

İktidar milletvekilleri ise hala “Jeotermalin çevreye zararı var mı,varsa gereği yapılmalı,çizgisini bir adım geçemeden,jeotermal şirketlerin dili ile konuşmayı sürdürdüler.Jeotermal şirketlerin bazılarının her gün fiilen gerçekleştirdikleri çevre ile ilgiliihlalleri sorgulamadılar.Jeotermal şirketlerin üzerine gitme cesaretini gösteremediler.

Çevreyi savunanları,solculuk,hizmete ve yatırıma engel olmak,ile suçladılar.Gerçekte ise çevre sorunları hükümetin ve iktidarın sorunudur.Siyasetin boşluk kaldırmayacağını birilerinin burayı dolduracağını düşünemediler.

Ve jeotermal kirlilik ve çevre savunması ne yazık ki bunca olaya rağmen hala sürüyor… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.