Takip Et

TARIMDA VE GIDA ÜRETİMİNDE NEREYE GİDİYORUZ

Birkaç gündür Organik ve İyi Tarım Uygulamaları konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın desteklemeler hakkında yayınladığı tebliğde yer alan yaklaşımı eleştirmekteyiz.

 

Eleştiriyoruz çünkü yapılan bir hak gaspıdır.

 

Çünkü üretici bu bakanlığa güvenmiş,2019 Ocak ayından itibaren Ziraat Odası’na başvurmuş,İTU ve Organik tarım uygulamasına dahil olmuştur.

 

Danışmanlık firmasına sertifikasyon ücretini,labaratuvara toprak,su ve kalıntı analiz ücretini ödemiştir.

Ancak Tarım Orman Bakanlığı 2019 Cumhurbaşkanlığı Destekleme Kararnamesini ve Destekleme tebliğini gecikmeli olarak 10 ay sonra açıklamıştır.

 

Hemde geçmiş yıllarda sağlıklı gıda ürettiği için cezalandırılarak son anda 2019 destekleme kapsamından çıkarılmıştır.

 

Aydın Ziraat Odaları konu ile ilgili olarak basına gerekli açıklamayı yaptı.İlTarım Orman Müdürlüğü’ne başvuru dilekçesini sundu.Önümüzdeki hafta içinde de Ankara’ya tebliğde yer alan “hak gaspı” nın iptali için temaslarda bulunacaklar.

 

Göreceğiz çiftçi ve çiftçinin hakları Ankara’nın ne kadar “umurunda “ olacak…

 

Tarımsal üretim gelişmekte olan ülkeler için milli bir politikadır. Türkiye hariç.

 

“Gelişmekte olan ülkelerde, aynı dönemde yaşama geçirilen düzenli ulusal tarım politikalarının en meşru gerekçesini ise, topyekûn ekonomik gelişme hamlelerine kaynak sağlama oluşturmuştur. Tarımsal ürünlerin dış ödemeler dengesine olumlu katkıda bulunması, çoğu gelişmekte olan ülkelerin temel döviz kaynağını oluşturması ve dış ilişkilerine stratejik bir güç kazandırması bu yöndeki politikalara yaygınlık kazandırmıştır.”

 

“Doğal dengeyi, kırsal mirası ve istihdamı, insan ve hayvan sağlığını korumaya yönelik faaliyetler, kısaca çevre duyarlılığı bu süreç içerisinde tarımsal üreticilere verilen doğrudan desteklerin temel gerekçelerini oluşturmuştur. Bu politika dönüşümünde hiç şüphesiz sanayi toplumlarında çevreye yönelik olarak artan bilincin ve bu bağlamda, 1990’lı yıllarda kendini kabul ettiren “sürdürülebilir kalkınma” temelli çevre politikalarının etkisi yadsınamaz. Batı Avrupa ülkelerinde organik tarım ürünlerine hızlı bir biçimde artan talebin de çevreci tarım politikalarını özendirdiğini belirtmemiz gerekmektedir. 2014 yılı verilerine göre (9) dünyada organik tarım yapılan alanların 11,6 milyon hektar ile %27’sinin bulunduğu Avrupa, 80 milyar $’a ulaşmış bulunan organik ürün pazarlarının da, ABD ile birlikte %90’ına ev sahipliği yapmaktadır.”

 

“Gıda güvencesi”, küresel tarım politikalarında yaşanan değişikliklerden bağımsız olarak, tek tek ulusal tarım politikalarında yer alması gereken özgün bir hedeftir. Her ne olursa olsun, M. Allais (13, s. 144)’in işaret ettiği gibi, “Uluslar, gıda güvencelerini sağlayabilecek ölçüde tarımlarını koruma temel hakkına sahiptirler.” Dünya gıda fiyatlarında 2007-2008 döneminde yaşanan dalgalanmalar “gıda güvencesinin”, Türkiye dâhil tüm ülkelerin ulusal tarım politikalarının en meşru gerekçesi ve temel stratejik hedefi olması gerektiğini, tartışmasız bir biçimde ortaya koymuş bulunmaktadır. Üstelik, gıda güvencelerinde yaşanan sorunların gelişmekte olan ülkelerde, özellikle de en yoksullarında ne tür ekonomik ve sosyal yıkımlara yol açtığı da unutulmamalıdır.” (*)

 

Peki Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu gelişmelerden haberi yok mudur?

Elbette vardır.

Ancak Türkiye’de bir de Maliye Bakanlığı vardır.

(*):Kaynak: Ahmet ŞAHİNÖZ,Türkiye Biyolojik Dergisi-2016. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.