Takip Et

TARIMSAL SİT ALANLARI-1

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, geçtiğimiz günlerde, bakanlığının yeni bir proje-uygulamasını açıkladı.

Tarım arazilerinin korunması amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında 49 ildeki 141 ovanın, koruma alanı ilan edildiğini belirterek "Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen bu ovalarımız artık 'tarımsal sit' gibi korunacak. Böylelikle tarımsal nitelik taşıyan ovalarımızın amaç dışı ve yanlış kullanımlar sonucu yok olmasını büyük ölçüde önlemiş olacağız" dedi.

Tarım kesimi için sevindirici bir proje ve uygulama.

Çünkü ülkemizde en korumasız varlıkların başında tarım varlıklarımız gelmektedir.

Tarım varlıklarımız ise atmosfer, güneş, yer altı ve yer üstü suları ve en önemlisi tarım toprakları.

Atmosfer, güneş, nasıl tarım varlığı olur, demeyin. Güneşini alamayan bir bitki ve hayvan nasıl büyür ve üretime dönüşür?

Kirli havada hangi sağlıklı hayvanı ve bitkiyi geliştirip meyveye, ete, süte, yumurtaya, bala, balığa, ekmeğe sebzeye dönüştürebiliriz?

Tabii ki önce insan sağlığı.

Güneş,temiz hava ve temiz su yoksa insan da yok demektir.

Tarımın ise düşmanı fazla, dostu ise üretici ve birkaç çevre dostundan ibaret.

Düşmanların başında sanayi tesisleri, şehirleşme, madenler, enerji gelmekte.

Bu saydıklarımız, ülkemize ve geri kalmış ülkelere özgü düşmanlıklar. Gelişmiş ülkelerde her sektör diğerine saygılı; nerede ne zaman harekete geçeceğini bilmektedir. Hangi sanayi tesisinin nerede hangi şartlarda kurulacağı pek çok ülkede yüzyıldan fazla bir zamandır belirlenmiş.Hiç kimse sınırlarının dışına çıkamaz. Çıkmayı da aklının ucundan geçirmez.

Bizde ise “kamu yararı “ denilen ucube dengesizlik, hep tarımın zararına çalışmaktadır.

Her nedense kamu yararı, şehirlerin tarım alanlarını işgali, enerjinin tarım ürünlerini yok etmesi, sanayinin ve enerjinin atıkları ile güzelim göl ve akarsuları kirletmesi, başta Aydının baş belası durumuna gelmiş olan jeotermal enerjinin yer altı ve yer üstü sularını kirletmesi, Büyük Menderes’te tek hücreli de olsa tek canlıyı yaşatmaması, sulama sularını ve tarım topraklarını “üretemez “ hale getirmesi olarak anlaşılmaktadır.

Bu ülkenin uygulanmayan yasalarının başında çevre ve tarım yasaları gelmektedir. En kolay biçimde bu yasalar ihlal edilir.

Çevre ve tarımla ilgili yasalar en kolay biçimde ayaklar altına alınmaktadır. Çünkü bu yasaları yok sayıp ihlal etmenin, çevre ve tarıma zarar vermenin cezası hırsıza tokat atmaktan daha hafiftir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.