Takip Et

Zeytin ağacının feryadı-11

Dünkü yazımızda Türk zeytinciliğinin bölgelere göre dağılımını, zeytinciliğimizin madencilik ve enerji sektörünün tehdidi altında olduğunu, özellikle linyit alanlarının tehditteki rolünü, jeotermal enerjinin Gediz ovalarında yarattığı tahribatı gözler önüne sermeye çalıştık. Bugün ise Aydın’a Büyük Menderes’e atlayarak aynı tehlikelerin yarattığı manzaranın resmini çizmeye çalışacağız.

Menderes vadisinde ise Söke, Şahınali, Dalama, Kuloğulları, Aydın'ın güneyi, Hasköy (Nazilli) ,Sazak (Denizli) Aydın, Gireniz, Söke’de iletilmekte olan linyit yatakları mevcuttur. Bu yataklar da zeytinliklerde, zeytinlik alanların altında yer almaktadır.

Her ne kadar madencilik sektörü, ”kestiğimizden fazla dikiyoruz”, gösterisini yapsa da tahribat o derece ileridir ki dikilen zeytinlerle giderilemez. Çünkü bir zeytin ağacının verime oturması çok uzun yıllar almaktadır.

Bazı linyit yataklarından zeytinlere zarar verildiği, bu alanda zeytin üreticilerinin şikâyetlerinin bulunduğu bilgileri ulaşmaktadır.

Gerçek tehlike ise en doğuda Kızıldere’den başlayıp Ortaklar’a kadar olan yaklaşık 120 km. uzunluğundaki fay hattı üzerinde yer alan jeotermal alanlarda doğmakta ve sürmektedir.

Ancak zeytinciliğimiz son yıllarda güzel bir ivme kazanmıştır. Bu ivmeden hem zeytin ve zeytinyağı üreticimiz hem ülkemiz ihracat yaparak kazanmıştır. Bunda da en büyük pay 1999 yılında IMF ve DTÖ’nün taahhütleri kapsamında yürürlüğe konulan yeni tarım politikalarının büyük rolü olmuştur. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca zeytin fidanına verilen desteklemeler, zeytinyağı ve zeytin yağ ürünlerine uygulanan destekler önemli olmuş, zeytinciliğin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Paketlenmiş ve ambalajlanmış zeytin ve zeytinyağına verilen desteklemeler ise ihracatı artırmıştır. Bu sayede zeytin ağacı sayısı artarken zeytinlik alanlar genişlemiştir. Ancak bu gelişme dünya zeytinciliğinde söz sahibi olmak ve lider konuma oturmak için yeterli olmamıştır. En az mevcudu kadar zeytinliğe, bir o kadar da modern zeytin ve zeytinyağı işletmesine ve en akıllı metotlarla dış satım yapabilen ihracat firmalarına ihtiyacımız varken, bunun tam tersi gerekli imiş gibi zeytin tarımının başına maden ve enerji sektörü musallat olmuştur. Sanki bu iki sektörün gelişmesi, enerji ve ham maden açığının kapatılması için zeytinlikler ve ormanların katledilmesi gerekliymiş gibi.

Enerji ve maden lobisinin devreye girmesi ile daha önce de altı kez değiştirilmeye çalışılan zeytin yasası "Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ismiyle 16 Haziran 2014’te TBMM'ye gönderildi. Bu iki sektörün önünde engel olarak görülen 1939 yılından beri uygulanan yasa ortadan kaldırılmaya çalışılmaktaydı. Yasa bir tasarı halinde TBMM komisyonunun önüne getirildi.

Tasarının 4. maddesine göre, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin alınmak suretiyle zeytinyağı fabrikaları, tarımsal sanayi işletmeleri, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri yapılıp işletilebilecekti. Bu madde ile kanunun 20. Maddesinde zeytinlik alanları koruyan kısıtlama ve engellemeler tamamen ortadan kaldırılmakta idi.

“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. “ hükmü maddeden çıkarılarak hangi kimyasal atığı bırakırsa bıraksın zeytine zarar veren tüm toz, gaz, buhar ve sıvı akışkanların zeytin alanlarına istilasına adeta izin veriliyordu. Bu enerji ve maden işleme tesislerinin zeytinliklerin ortasına kurulmasına ve zeytinlikleri katletmesine izin çıkıyordu. Ülkemizin ağız tadı ile yenebilecek tarım ürünlerinin başında gelen zeytin ve zeytinyağı kimyasal ve ağır metal püsküren elektrik santralleri, maden işletmeleri ve jeotermal bacaların ve jeotermal kaynaklardan elektrik üreten tesislerin işgal ve saldırısına açık hale getiriliyordu.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.