Takip Et

İncirin Geleceği ve İnciri Bekleyen Tehlikeler-10

Daha önceki yazılarımızda Aydın’ın en özgün çeşidi olan sarılop incirinin sınırlarını çizdiğimizde doğuda Buharkent’in Kızıldere Köyü, Kuzeyde Tire ve bu ilçeye bağlı Çeriközü, Başköy ve Orta beşik köyleri ile Ödemiş’in Üçkonak, Kaymakçı, Çaylı, Bucak, Gereli köyleri, batıda Ortaklar ve güneyde Söke’ye bağlı Argavlı ve Moralı köyleri ile sınırlı çoğunlukla Büyük Menderes’in kuzeyinde kalan toprakları işaretleyebiliriz.

İşin ilgi çekici yanı bu sahanın aynı zamanda zengin jeotermal kaynaklara sahip olmasıdır. Buharkent Kızldere’den başlayan bu jeotermal alan yine Ortaklar’a kadar uzamaktadır. Bu alanlar içerisinde Kızıldere, Horsunlu, Pamukören, Salavatlı, Köşk, Umurlu, Aydın Efeler-Serçeköy, Ömerbeyli ve Hıdırbeyli sahaları yüksek entapili (sıcaklıklı) alanlardır. Bu alanlar aynı zamanda jeotermal enerjiden elektrik üretmeye uygundur. Aydın’ın en geniş incir alanları ile en zengin ve enerji üretimine uygun sahalar çakışmaktadır.

İncirin toprak istekleri kadar iklim istekleri önemlidir. İncir meyvesi olgunlaştıktan sonra kalitesinin korunmasının en önemli şartlarından birisi de havanın nispi neminin yüzde 60-61 oranını geçmemesi gerekmektedir.

Bugün Kızıldere, Pamukören, Salâvatlı, Ömerbeyli ve Hıdırbeyli’de jeotermal enerji santralleri kurulmuş veya inşa halindedir. Bunun yanında pek çok jeotermal alan satılmış etüt çalışmaları sürmekte, enerji üretimi için ön hazırlıklar yapılmaktadır. Bu çalışmaların neredeyse tamamına yakını incir başta olmak üzere birinci sınıf tarım alanlarının ortasında sürmektedir.

Jeotermal enerji-incir tarımı arasında ne gibi bir ilişki bulunmaktadır?

Bu sorunun cevabını verebilmek için jeotermal enerjinin çevre etkilerini incir tarımına etkileri açısından ele almak gerekir.

Jeotermal enerjinin incire ilk etkisi sondaj esnasında başlamaktadır.

Kuyu çevresinde alt yapıyı oluşturmak için kuyu başına ulaşımı sağlayacak yol yapımı ile başlayan ilk işlemler, sondaj alanı düzenlemesi ile sürerken yoğun oranda toz üretilmekte, ortaya çıkan toz, bitki örtüsünü olumsuz etkilerken, kırmızı örümcek zararlısına hassas olan incir bu tozlanma ile bu zararlının saldırısına uğramakta, incir tonaj, kalite ve olgunlaşması son derece yüksek oranda olumsuz olarak etkilenmekte, zararlının ileri derecede üremesi sonucu, üretici neredeyse yüzde 100’lere varan zarara uğramaktadır. Verimin yanında uygulanan zirai mücadele incirin organik özelliklerini de ortadan kaldırmaktadır.

Sondaj sırasında büyük miktarda katı atık ve sıvı kimyasal bileşikler üretilir. Katı atıklardan olan çimento, silika flor gibi maddeler incir tarımı yapılan topraklara karışabilmekte; toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını değiştirmektedirler.

Sondaj ve testler sırasında ortaya çıkan gazlar havadaki nem oranını artırdığı gibi, içerdiği yüksek orandaki CO2 havadan ağır gaz olması nedeniyle çukur kısımlarda yer alan incir bahçelerinde birikmektedir.

Sondaj esnasında üretim ve re-enjeksiyon kuyuları yanında sıvı atıkların depolanması için havuzlar oluşturulmakta; oluşturulan havuzlar mebran adı verilen plastik örtüler ile toprakla bağları koparılmak istense de mebranların özenli yerleştirilmemesi, yağ, petrol ürünleri, krom, pek çok zararlı kimyasal ve polimerler içeren bu sıvılar çevrede bulunan incir alanlarına sızmaktadır. Yüksek alkali içeren sondaj sıvıları aynı zamanda toprağın Ph’sını da yükseltmektedir. Bu da üretici için yeni bir sorun ve gider demektir. Bu sıvılar aynı zamanda yer altı sularını da kirletmektedir.

Bahsettiğimiz sondaj havuzlarının yüksek basınç dolayısıyla patlaması ve incir bahçelerine boşalması yaşanan jeotermal çevre etkilerindendir.

Konu ile ilgili yazımıza devam edeceğiz.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.