Takip Et

Osmanlıca öğretme meselesi

Antalya’da toplanan son eğitim şurasında, okullarda Osmanlıca dersi okutulması kararının çıkması gündemimize bu ciddi meseleyi, her gündem değişikliğinde olduğu gibi kulaktan dolma, mesnetsiz ve sulandırılmış bir tartışma konusu olarak çıkardı.

Konunun uzmanından çok, konu ile alakası olmayan bir takım kişiler, yazarlar ve siyasiler, sadece günü birlik siyasi mülahaza ve hırsla, siyasi jargonlarına uygun adapla fikir beyan etmeye başladılar. Toplum her tartışmada olduğu gibi hemen ikiye bölündü. Hükumet ve yanlıları konuyu, Osmanlıca eğitim olmazsa sanki ülke batacak, ihracat duracak, elektrikler kesilecek, ekonomi çökecek, kısacası ülke batacak çizgisine getirdiler. Karşı taraf ise Osmanlıca okutulursa bir yüzyıl geri gideceğimizi, çocukların örümcek kafalı yetişeceğini, saltanat ve hilafet düşüncesinin beyinlere hâkim olacağını iddia etmeyi başladılar. Ve hatta muhalefet sözcüsü mezar taşlarından Osmanlıca okumayı aşağılayıcı bir eylem olarak tanımladı.

Öncelikle eğitimimizin içinde bulunduğu duruma bakalım. Beş-on yıl önce düzenlenen bir eğitim şurasında alınan bir kararla ilkokullarda okuma-yazma sistemi ve öğretimi Avrupa Birliği baskısı sonucu ters yüz edilmiş, Türkçenin yapısına tamamen uygun olan “Tümden gelim” metodu terk edilerek Hint-Avrupa dil ailesinin yapısına uygun olan “tümevarım “ metodu ile okuma yazma öğretilmeye başlanmıştır. Çocuklarda gelişmekte olan beyin-göz koordinasyonu işlevinin tam tersine hızlı okuma ve anlamayı sağlayan, okurken satırlar üzerinde göz kayması refleksi terk ettirilerek göz sıçraması ile okutma yolu seçilerek, çocukların aynı anda aktif olması gereken iki organından olan beyin, tüm gücünü gözlerin çabasına harcarken, okuduğunu anlama becerileri ortaya çıkmamaktadır. Kısacası sen Milli Eğitim olarak Latin harfleri ile okuma-yazma ve anlamayı başaramamışken, neredeyse seksen yıldır İngilizce öğretiminde “İt is a pencil” ötesine geçememişken, Osmanlıca gibi büyük bir bölümü belgelerde, arşivlerde, kitabelerde mezar taşlarında kalmış, uzmanlarının bile birbirlerinden yardım alarak doğru araştırma sonuçlarına ulaşabildikleri bir yazı sistemini ilkokuldan liseye kadar olan öğretim sürecinde çocuklara nasıl öğreteceksiniz?

Öncelikle şu bilinmelidir ki İlk ve Ortaokul seviyesinde bunu öğretemezsiniz. Siz Osmanlıca öğretecek öğretmen kadrosunu nereden bulacaksınız? Kaç müftü ve din görevlisi Osmanlıca bilmektedir?Hemen hemen hiç.

Geçenlerde Aydın ilçelerinin tarihleri ile ilgili yaptığımız geniş çaplı bir çalışma kapsamında Tarih bölümü öğretim üyesi bir arkadaşımla aramızda geçen konuşmada, elimizdeki belgelerin çokluğu dolayısı ile zaman kazanmak bakımından bazı belgelerin transkripsiyon(çeviri)unu Osmanlıca dersinde arkadaşlarına göre daha önde olan öğrencilere vererek süreci hızlandırıp hızlandıramayacağımızı sorduğumda, bana cevabı aynen “Osmanlıca alfabeyi bile zor öğretiyoruz ki çeviriyi hiç yapamazlar” oldu. Üniversitelerin tarih ve edebiyat bölümlerinin öğrencilerinin daha okumayı sökemedikleri Osmanlıca yı siz nasıl ilk ve orta öğretimde öğreteceksiniz?

Osmanlıca artık bir ihtisas dalıdır. Bu konuda araştırma yapmak isteyenlerin üniversitelerin ilgili bölümlerinin iştigal sahasına girmektedir. Türk eğitim sisteminin zaruri ihtiyacı değildir. Milli Eğitim ve Kültür bakanlıkları her öğrenciye Osmanlıca öğretme iddia ve inadından vazgeçerek, mevcut Osmanlıca araştırmaları maddi olarak desteklesinler. Yayınların ve kitapların basılmasına para versinler, para… Kaç edebiyat ve tarih bölümü hocasının hazırladıkları araştırmanın parasızlık dolayısıyla yayınlanamadığını, tozlu sayfalarda ve bilgisayar dosyalarında beklediğini biliyor musunuz?

Bu konuda iddia çıtası o kadar yüksek tutuldu ki eğitim sistemimiz pul pul dökülürken Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve orta öğretimde, bu alanda Ali Alparslan’lar, Muharrem Ergin’ler, Mehmet Kaplan’lar, Osman Turan’lar, Ahmet Caferoğlu’lar, Halil İnalcık’lar, Yusuf Halaçoğlu’lar yetiştirme iddiasında olmasın. Boş ve ham hayallere kapılmasın. Osmanlıca öğretimi uzun, zor bir süreçtir.

Eğitim Bir Sen midir, Eğitim İki sen midir, her neyse şu ideolojik sendika bu tür bilimsel konularda hükümet yönetmeyi bıraksın, üyelerinin özlük haklarına önem versin. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.