Takip Et

GIDA NİÇİN PAHALILANIYOR

Son günlerde Ankara’nın ve politikacıların gündemini makro ekonomik dengeler ve bu kapsamda faizler,asgari ücret,memur ve emeklilere yapılan zamlar,döviz kurları ve enflasyon konuları işgal etmiş olsa da dar ve orta kesimli için gündem geçinebilmekten ibaret.

Her ne kadar TÜİK böyle düşünmese de geçinme sıkıntısı denilince akla ev kiraları, doğal gaz, akaryakıt, ulaşım ve gıda fiyatları gelmekte.

Türkiye’nin gündeminden enflasyon, özellikle de gıda enflasyonu hiç düşmemekte. Çarşı-pazarda el yakan fiyatların, 2023 seçimlerde sandığa yansıyacağı konusunda hemen herkes aynı doğrultuda düşünmekte. Gerçekçi iktisatçılar seçim sonuçlarını etkileyen ilk unsurun hane halkı gelir ve giderleri arasındaki fark olduğunda birleşmekteler. Bunun farkında olan Adalet Ve Kalkınma Partisi ve Cumhurbaşkanlığı sitemi, polisiye ve zabıta önlemleri ile sebze fiyatlarını düşüreceğini ümit ederken diğer bir yandan piyasalara umut pompalamaktadır.Ancak 20 Aralık sonrasında finans,kredi,piyasa fiyatları,döviz kurları ve serbest piyasa faizleri bekleneni vermedi.Sadec dövizlerde 4-5 Tl gibi bir düşüş ortaya çıktı.Döviz kurarıda tekrar yükselmek için fırsat kollamakta.

Halkın en çok canını yakan gıda fiyatlarındaki yükselmeler.Başta ekmek,süt ve süt ürünleri,yumurta,sebze ve meyvelerdeki yükseliş halkın gelir oranının çok üzerinde gerçekleşmekte.

Hükümet her ne kadar tarım ürünü ve pazarlama sistemi içerisinde gıda ve tarım ürünlerinde fahiş fiyatlar uygulayan zincir marketlere gerekli cezaları uygulamış olsa da bu cezaların tahakkuk edip etmediği konusunda bilgimiz yok.Ayrıca tarım ürünü ve gıdalarda fahiş zamların oluşmasında rol oynayan aracı,işletmeci,komisyoncu,nakliyeci ve bir takım ticaret erbabı ile ilgili herhangi bir ciddi denetleme ve cazai işleme henüz tanık olmadık.

Hükümetin gündeminde yıllardır yazdığımız gibi tarım ürünü ve gıda pazarlamasını “batı tipi” ne uydurma ve aracıları kaldırma konusunda yapısal bir konu yer almamakta.

Pek çok defa yazdığımız gibi tarım ürünü ve gıdanın zamlanmasında en veya hiç günahı olmayan kesim Türk çiftçisidir.Çünkü tarım ürünü ve gıdalarda fiyatı belirleyen Türk çiftçisi değildir.

Türk çiftçi ailesi üretimde üst üste zarar ettiği birkaç yıl sonrasında önce çocukları,sonra da kendileri tüm tarımsa varlıklarını elden çıkararak veya tarımsal üretimde pasif duruma geçerek üretim sürecine ara vermekte veya sona erdirmektedir.

Türk çiftçisinin motorini,elektriği,gübresi,zirai ilacı,makine-ekipmanı,tohumu,fidesi,fidanı vb girdileri pahalılandığı zaman zam yapma kabiliyet ve gücünden yoksundur.

Bu zamları yukarıda saydığımız pazarlama aktörleri, kendilerine “zamdan vazife çıkararak” yapmaktadırlar.

Çözüm yolu ise,batıda tarımı ayakta tutmak için hükümetler ne yapıyorsa Türkiye’de de aynısının yapılmasıdır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.