Dünkü yazımızda ele aldığımız Tarım ve Gıda üretiminin sürdürülebilirliği ile ilgili SETA’nın raporunda yer alan bilgilerde Türk tarımının ve gıda üretiminin durumu ele alındığında geleceğin pek iç açıcı olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Tehlikelerden birisi de ülkemiz yüksek oranda gıda üretne bir ülke olmasına rağmen,
“Mevcut ve gelecekteki zorlukların üstesinden gelmek için gıda sistemlerinin ve yönetiminin yeniden düşünülmesi şarttır.
Sürdürülebilir kalkınma yolunda tüm ülkeler birbirine bağımlıdır. Bu süreçte en büyük zorluklardan biri açık kalkınma hedefleri oluşturma ve bunlara ulaşmada adanmışlığa sahip uyumlu ve etkili ulusal ve uluslararası yönetimleri sağlamaktır.
Sürdürülebilir kalkınma “gelişmiş” ve “gelişmekte olan” anlayışıyla ülkelerin bölünmesinin ötesine geçen bir bakış açısıdır.
Tüm toplumların üretim ve tüketim şeklinde temel değişimleri gerektiren sürdürülebilir kalkınma, evrensel bir zorunluluk ve tüm ülkeler için ortak sorumluluktur. Bu sorumluluğu da dikkate alan bir yaklaşımla Türkiye tarımına yeniden bakmak ve Türkiye’nin tarımsal birikimini bu doğrultuda ülke sınırlarının dışına taşımak gerekmektedir.
Bir taraftan özellikle tarımsal üretimde verim açığı olan ülkelerde gıda güvenliğinden ödün vermeden verimliliği artırıcı teknolojileri kullanmayı yaygınlaştırırken, diğer taraftan verim açığını yeterince kapatmış ülkelerde çevre dostu alternatif tarıma yoğunlaşarak dünyada dengeyi sağlama çabası içine girilmesi en doğru yaklaşım olacaktır.
Bu çerçevede Türkiye’nin, hem ülke içinde hem de uluslararası arenada çok önemli atılımlar yapabilecek potansiyele sahiptir ve bu potansiyeli harekete geçirmesi gerekmektedir.”
Bu konuda Türkiye bir çok fırsata sahiptir.
“Türkiye’nin farklı bölgelerindeki iklim çeşitliliği tarımsal üretimde çeşitliliği de beraberinde getirmektedir. Ürün çeşitliliği tarım sektörüne önemli avantajlar sağlamaktadır.
Nasıl ki bir işletme ürün çeşitliliğine giderek bir üründe olumsuz iklim veya piyasa koşulları sonucu ortaya çıkacak zararı diğer ürünlerden karşılayarak azaltabiliyorsa, aynı şekilde bir ülkede de tarım sektöründeki riskler bu çeşitliliğin olduğu üretim ortamından dolayı azalmaktadır.
Diğer taraftan iklim çeşitliliği farklı ürünlerin üretiminde yoğunlaşan bölgeler arasındaki ticaretin gelişmesini, dolayısıyla tarım ve ekonomide canlılığın artmasını sağlamaktadır. Ayrıca bu çeşitlilik, Türkiye’nin gıda üretiminde kendi kendine yeterliliğini sağlamakta ve dışa bağımlılığını azaltmaktadır.”
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.