Takip Et

Zeytine hücum sürüyor

Başlığa bakıp da sakın “Batıda Altına Hücum “ aklınıza gelmesin. Amerika’da altına hücum zenginlik kaynaklarına zenginlik katarken, ülke altın rezervini artırırken bizde “zeytine hücum” ise zeytin alanlarını yok etmeye yönelik.

Dün başladığımız yazı dizisine ani gelişme nedeniyle bir gün ara verip, konu ile ilgisi olup, ancak yazı dizisinin planlamasını bozmadan devam etmeye çalışacağız.

Daha önce de vurguladığımız gibi Aydın ilinde jeotermal alanlar, jeotermal rezervler birinci sınıf tarım arazileri ile çakışmakta. Jeotermal enerji üretimi için gerekli olan birkaç dekar büyüklüğündeki sondaj alanları, imtiyaz sahibi şirketler tarafından çevre üreticilerinden yüksek fiyatlarla satın alınmaktadır.

Tarıma zarar da bu noktada başlamakta. Hepimiz biliyoruz ki Aydın’ın her bir ilçesinde tarla ve bahçe yolları ham yollar olup özellikle ilkbahar aylarından itibaren ilimizin kurak iklimi itibari ile sondaj kuyularına giden araçlar, yollardan toz üretmekte, üretilen bu tozlar da çiçeklerin döllenmesine engel teşkil ettiği gibi, kırmızı örümcek zararlısının artmasına neden olmakta. Mevye ve tarla birkilerinde verim ve kalite kaybı da bu işin diğer yönü.

Jeotermal enerji şirketlerinin üretim öncesi en önemli faaliyetlerinden birisi de enerji santralı inşaatı. Bunun için de en az 90-100 dekar büyüklüğünde araziye ihtiyaç duymaktalar. Aydın’da tarım parsellerinin büyüklükleri oldukça düşük. Miras yolu ile bölünmeler nedeniyle ortalama neredeyse8-10 dekara düşmüş durumda. İmtiyaz sahibi şirketler santral inşaatını gerçekleştirebilmek için en az 10-15 üreticinin sınırdaş olan arazilerini satın almak mecburiyetindeler.

Aydın’ın Büyük Menderes’e bakan kuzey şeridi hem jeotermal enerji alanlarının konuşlandığı bölge hem de yüz yıllardır öncelikle incir ve zeytin yetiştirilen alanlar olagelmiştir.

Jeotermal enerji şirketlerinin pek çoğu için zeytin veya incir olması hiç fark etmiyor. Ne varsa önlerine çıkan dümdüz ediyorlar. Kanun kitaba uymak da yok. Mantıkları ise:

“Nasılsa yasalarda bu tür kanunsuzluklara verilen cezalar, şirket bütçesinde devede tüy kaldığına göre cezayı ödeme konusunda herhangi bir beis görmemekteler.

Aynen belirttiğimiz gibi oldu.

Daha geçen hafta, Jeotermal enerji şirketi Buharkent ‘e bağlı Kızıldere mahallesinde sondaj kuyusu alanı inşa ederken üreticilerin ikisinin tarlasına iş makineleri ile tecavüz ediyorlar. Her iki bahçeden incir ve zeytin ağaçlarını söküp, ağaçları yok ediyorlar. Üreticler ise mağdur durumda. Şirket ise öncelikle oyalama yoluna gidecek. Daha sonra ise cüzi bir miktarda ödeme yaparak konuyu kapatmaya çalışacak.

Dün ise Kızıldere Mahallesi üreticilerinden gelen şikâyet üzerine 2872 sayılı yasanın biz Ziraat Odalarına verdiği yetkiye dayanarak İlçe Tarım Müdürlüğü görevlileri ile belirtilen alana gittik.

Gördüğümüz manzara karşısında ağlamamak mümkün değildi. Jeotermal enerji şirketi daha önce ihtiyaçtan dolayı bir üreticiden satın aldığı yaklaşık 6 dekar büyüklüğündeki zeytin bahçesini kökten kesmişti.3573 sayılı zeytincilik yasasının son cümlesinde yer alan” kesilen zeytin ağaçları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından müsadere edilir” ibaresi gereğince suçlu duruma düşmemek için şark kurnazlığı yaparak, çevredeki köylülere sanki lütufta bulunuyormuş gibi yakacak olarak hibe ediyor. Olan zeytine oldu. Kuran-ı Kerim’de “üzerine and olsun” diye kutsanan zeytinlerden bir bahçe daha gitti.

İlçe Tarım Müdürlüğü ve Buharkent Ziraat Odası olarak görevimizi yapmaktayız. Sıra diğer kamu ve devlet kurumlarında ve basında…Kimlere görev düştüğünü ve görevlerini yapıp yapmadıklarını da açıklayacağız. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.