Takip Et

BATI TRAKYA TARIMI (Gezi Notları)-17

Gezimizin ikinci gününde Gümülcine Başkonsolosu Sayın Murat Ömeroğlu’nun bizleri kabulünde, çok sıcak bir karşılamadan sonra, Batı Trakya’yı uzun uzun anlattı. Türklerin tarım arazilerinin başına gelenlerle ilgili olarak da özetle;

1978’de Türklere ait toprakların topluca kamulaştırılmasına devam edilmiştir. Gümülcine, Makut, Kafkas, Yahyabeyli ve Ambarköy’deki araziler Türkler’in elinden alınarak Yunanlılara kiraya verilmiş, Sarısu’daki 2.000 dönüm Türk arazisi Rusya’dan getirilen Pontuslular’a aktarılmıştır.

Mart 1982’de İskece iline bağlı İnhanlı Köyü’nde yaşayan 200 Türk’ün gayrimenkullerinin tapularının geçersiz sayılması üzerine “İnhanlı Olayları” patlak vermiş ve ilk defa Türkler iç politikada yankı bulacak toplu eylemlere başlamıştır.

1980’den bu yana Vakıf İdaresi’ne seçilecek şahıslar yönetim tarafından atandı ve bugüne kadar Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı tarafından seçilen güvenilir şahıslar sürekli tasfiye edildi.

İskeçe’nin İnhanlı Köyü’nde 3200 dönüm arazi kamulaştırıldı, 100 Türk ailesi topraksız kaldı.

1984’te 7000 dönüm cezaevi için kamulaştırıldı.

1992 yılında yapılan toprak reformunda (anadasmo), Rodop İli Bekirli Camisi’ne ait 36 dönüm vakıf malı, yasal olmayan bir biçimde, devletin mülkiyetine geçirildi.

Mayıs 2000’de Yunanistan, Küçük Sungurlu’da Gümülcine Türk Vakıfları’na ait 70 dönüm araziyi kamulaştırdı.

2008’de vakıf arazileri hakkında, azınlığa ait arazileri yine azınlığın yönetmesini kabul eden karar uygulamaya konulmadı.

İskeçe’nin Celepli Köyü’nde Türklere ait vakıf arazisi üzerinde Yunanlı bir vatandaşın inşaat yapması üzerine köylüler vakıf arazisinin birilerine satıldığı konusunda örnekler verdi.

Azınlığın sorunları en yetkili ağızdan dinlendi.

Ziyaretin gerçek amacı olan tütün sonrası tarım üzerinde duruldu. Sayın Ömeroğlu bu konuda bir hayli çalışma yapmış. Araştırmaları henüz meyve vermek üzere.

Bizim de düşüncelerimizi alarak hangi tarım ürünlerinin tütünün yerine ikame edilmesi gerektiği konusunda düşüncelerimiz arz ettik.

Akla ilk gelen de Türkiye’de olduğu gibi, terk edilen tütün alanlarında en uygun tarım çeşidinin tıbbi ve aromatik bitkiler olacağı yolunda idi.

Tıbbi ve aromatik bitkiler tarımı tütün tarımına yakın bir yetiştirme biçimine sahip. Toprak ve iklim istekleri de uyuşmakta.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.