Takip Et

SOSYOLOJİK YAPI İÇERİSİNDE TÜRK ÇİFTÇİSİ

Toplum kesimlerinin itibarını devlet yöneticilerinin hedefleri kadar kesimlerin kendilerini koruma güdüleri tayin eder.

 

Türk çiftçisi de sosyolojik olarak derecesi düşürülmüş bir kesim olarak “ milletin efendisi” konumundan,en alt sektörün mensupları durumuna düşürülmüştür.

 

Türkiye Cumhuriyeti de kurulduğunda halkının halkın ancak % 24’ü nüfusu 10 bini aşan yerleşim birimlerinde yaşamaktaydı. Ülke üretiminin neredeyse tamamı köylü/ çiftçi kesimin elindeydi. Bugün ise %93,2 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2022 yılında %93,4 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı %6,8'den %6,6'ya düştü.

 

Türkiye'de 2021 yılında 2 milyon 777 bin 797 kişi iller arasında göç etti. Bu nüfusun %47,5'ini erkekler, %52,5'ini ise kadınlar oluşturdu.

 

İstanbul, 385 bin 328 kişi ile en çok göç alan il oldu. İstanbul'u sırasıyla 197 bin 702 kişi ile Ankara ve 131 bin 394 kişi ile İzmir takip etti. En az göç alan iller ise sırasıyla 4 bin 750 kişi ile Ardahan, 7 bin 54 kişi ile Tunceli ve 7 bin 474 kişi ile Kilis oldu.

 

15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 971 bin 289 kişi oldu. Genç nüfus, toplam nüfusun %15,3'ünü oluşturdu. 2021 yılında büyüklük olarak en fazla göç hareketliliği, 731 bin 284 kişi ile 20-24 yaş grubunda gerçekleşti. Söz konusu yaş grubunda göç edenlerin %41,6'sını erkekler, %58,4'ünü ise kadınlar oluşturdu.

 

Göç eden genç nüfusun % 68’ini çiftçi/üretici ailelerin çocukları oluşturdu. 429 bin 752 kişinin ise daha iyi konut ve yaşam koşulları nedeniyle kırsaldan kente göç ettiği görüldü.

 

Genç nüfusun istihdamı sektörlere göre incelendiğinde, istihdam edilen gençlerin 2021 yılında %18,2'sinin tarım sektöründe, %30,8'inin sanayi sektöründe, %51,0'inin ise hizmet sektöründe yer aldığı görüldü. İstihdam edilen genç erkeklerin %16,8'inin tarım sektöründe, %35,4'ünün sanayi sektöründe, %47,7'sinin hizmet sektöründe yer aldığı görülürken genç kadınların %21,0'inin tarım, %21,0'inin sanayi, %58,0'inin ise hizmet sektöründe yer aldığı görüldü.

 

SONUÇ

• Kısacası tarımla uğraşan ailelerin çocuklarının % 79’u başka sektörlerde yer aldı.

• Üretici kesim, başta gençleri olmak üzere kırsaldan kente göç etmektedir.

• Tarımda çalışan nüfusun yaş ortalaması 56 sınırına dayandı. Üretken geç nüfus tarımı terk edince tarımsal moderniteye uyum sağlamakta zorlanan daha az aktif orta yaş ve üzeri tarımsal üretimi üstlenmiştir.

• Aile çiftçiliği modeli darbe almış, çekirdek aile modeli dağılmıştır.

• Üretim azalmış, tarımsal üretin süreci kesintiye uğrama tehlikesi ile karşı karşıyadır.

• Olası sonuçlar gıda ithalatına, Türk ekonomisinin daha da bozulmasına, kuşakların daha az sağlıklı beslenmesine yol açabilecek özelliklere sahiptir.

ÇÖZÜM

• Sorunun kaynağına çözüm kırsalda ve köyde aranmalıdır.

• Tarımın köylüye bağlı olan biçimi ve bu tip tarımın ekonomik ve sosyolojik yapısı yerinde incelenmelidir.

• Köylülük niteliğini koruması gerekir; bu niteliğin tarım değil, onun köyüne bağlılığı açısından ele alınmalıdır.

• Toprağın köylünün mülkü olduğu ve böylece geçmiş ve gelecek kuşakları birbirine bağlayan bir geleneği temsil ettiği gerçeğinden hareket edilmelidir.

• Aile sosyal birlikteliği kooperatif sistemi içine alınmalıdır.

• Köyde yaşamayı cazip hale getirmek için tarımsal üretim modern ve günümüz gerçeklerine ve gerçek ekonomik verilere uygun bir destekleme sistemine kavuşturulmalıdır.

• Modern tarımın tüm makine-donanım ve imkânları köylerde bulundurulmalıdır.

• 5403 sayılı yasadaki tarımsal varlıkların miras hukuku ilişkisi yeni baştan ele alınmalıdır.

• Köy ekonomik imkânları kent ekonomik imkânlarının üzerinde olmalıdır.

• Modern köy ve üretici toplumu yaratılmalıdır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.