Takip Et

TARIMIN BUGÜNKÜ DURUMDA OLMASININ NEDENLERİ-2

Kalkınmanın ilk adımı ve temel noktası tarımsal üretimdir.

Kalkınmanın ilk aşamalarında tarım sektörü sınai ürünler ve imalat için için en büyük piyasayı oluşturmaktadır.

Bu dönemlerde tarımsal büyüme ile endüstriyel büyüme arasında birbirlerini tamamlayıcılık özelliği kaçınılmaz bir süreçtir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin ve deneyimlerinin de açıkça ortaya koyduğu gibi, hızlı endüstriyel büyüme ve ülke ekonomisinin güçlenmesinin ilk şartı tarım sektörünün hızlı, kesintisiz ve sağlıklı büyümesidir.

Türkiye’de tarım sektörü içinde bulunduğu olumsuz koşullara, devlet ve hükümetlerce “üvey evlat” muamelesine tabi tutulmasına, diğer sektörlerce ezilmesine izin verilmesine rağmen hâlâ önemli ve büyük bir potansiyele sahiptir ve bu kadar ezilmesine rağmen ülkenin kalkınma sürecine değişik kanallardan ve farklı biçimlerde çok önemli katkılar sağlamaktadır.

En başta tarım yolu ile ülkenin, mültecilerinin, turistlerinin gıda ihtiyacı karşılanmakta, tarım sektörü üretim sürecinde ülke nüfusunun önemli bir bölümünü istihdam etmektedir.

Ülke nüfusunun beslenmesi için zorunlu gıda maddeleri her türlü ekonomik olumsuzluğa rağmen üretilmekte, sanayi sektörüne hammadde girdisi sağlanmakta, sanayi ürünleri için talep yaratılmakta, ticarete konu olan ürünler ve üretilen çok farklı gıda mevcudiyeti yolu ile ihracata yaklaşık olarak 18 milyar dolar katkıda bulunulmaktadır.

Günümüz dünyasında hem gelişmiş hem de gelişmekte olan tüm ülkeler tarımsal ürün ve gıda üretimi açısından kendi kendine yeterli olmak istemektedir.

Pek çok ülkenin tarımsal destek program ve destekleme uygulamalarının önemli gerekçelerinden biri, tarımsal üretim açısından kendi kendine yeterlilik ve olağanüstü durumlarda zorda kalmamak için gıda güvenliğini sağlanma arzusudur.

Diğer ülkeler olağanüstü dönemlerin içerdiği olası yüksek risk dolayısıyla, tarımsal açıdan dışarıya bağımlı olmayı kabul etmedikleri için bu tedbirleri hızla ve akılcı biçimlerde almaktadırlar. Bu yüzden, kıtlık, doğal afet ve savaş gibi olağanüstü durumlarda ihtiyaç duyabilecekleri gıda stoklarını hazır durumda bulundurmaktadırlar.

Türk devletinin ise gündeminde böyle bir kaygı ve bu kaygıya dayalı faaliyetler bulunmamaktadır.

Ancak günübirlik politikalarla, baskın sektörlerin yoğun etkisi altında bulunan Türk ekonomisi, Türk bürokrasisi, Türk politikası, bahsettiğimiz yoğun baskılar nedeni ile uzun vadeli planlamalar yapamamakta, tarımsal desteklemeler gerçek anlamda destekleme konumuna ulaşamamaktadır.

Bu ve buna benzer bazı nedenlerden dolayı tarım sektörü diğer sektörler karşısında küçülmekte, milli gelirden aldığı pay her geçen yıl daha da azalmaktadır.

Bu da tarımın sürdürülebilirliği ve olağanüstü durumlar için saklanması gereken gıda stoku için bir engeldir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.