Takip Et

GELİŞMİŞ ÜLKELERDE VE BİZDE ÖZEL TARIMSAL İHRACAT

Gelişmiş dünya ülkelerinde tarımın ekonomi içerisinde konumlandırılması beslenme aciliyeti nedeniyle farklı olmuş,özel ve pozitif uygulamalara tabi tutulmuştur.

1980 sonrasındaysa dünyada uygulanmaya başlanan devletlerin küçülme ve çeşitli sektörlerden çekilme politikaları, tarım sektörü üzerinde de etkili olmaya başlamasına rağmen tarım, stratejik bir sektör olarak kabul edildiği için tarım sektöründe küçülme süreci diğer sektörlere göre daha yavaş işlemiştir .

Özellikle hızla artan ve kentleşen dünya nüfusu, artan gelirlere paralel olarak et ve süt ürünlerine olan talep artışı, zirai gıdalar piyasalarını oluşturmuştur.

Bizdeyse bırakın ihtisas borsalarının oluşturulmasını, zirai gıda piyasalarının yürürlüğe konulmasını tarım kesimi adeta kaderine terk edilmiştir.Sesinin yüksek çıkmaması için de diğer sektörlere sağlanan yüksek avantaj desteklemelerin çok azından yararlanabilir olmuştur.Tarımsal desteklemeler yeterli olmamış,rakip ülkelerle rekabette geri kalmıştır.Bu da Türk ekonomisinin “cari açık” sorununa çözüm olabilecek bir sektörün ihmali olarak karşımıza çıkmıştır.

Ülkemizde tarımsal üretim görece dışı olarak büyümektedir. Diğer sektörler, dönemine göre değişmekle birlikte % 10’lara varan büyümeler elde ederken tarım son dönemde en yüksek %2,86’ya ulaşabilmiştir.

Tarımda büyüme ihracat tabanlı ve stratejik ürünlerde olması gerekirken farklı bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Tarımsal üretim süratle büyüdüğü, özellikle tarla bitkileri % 75, meyve sebze ise % 44 oranında büyüme değeri gerçekleşmiştir.

Türkiye gıda ürünlerinde kendine yeterli bir ülke niteliğini korumasına rağmen mısır ve pamuk başta olmak üzere stratejik ürünlerde hala ithalatçı konumdadır.

Türkiye'nin fındık, kayısı ve kiraz üretiminde dünya lideri; incir, kestane, fıstık, salatalık ve karpuz üretiminde ikinci büyük; elma, bezelye, soğan, zeytin ve koyun sütü üretiminde üçüncü büyük; taze sebze, üzüm, tütün ve çay üretiminde ise dördüncü büyük ülke konumunda olması tarımsal ihracat gelirlerinin artması anlamına gelmemektedir.

Zira yukarıdaki ürünlerin hiç biri Havza Bazlı Destekleme kapsamında olmadığı için büyümeleri üretici inisiyatifindedir.

İhracatta marka ve ambalajlamaya önem vererek bu ürünlerden (fındık, kayısı, kiraz, ,incir, kestane, fıstık, zeytin, üzüm, tütün ve çay) aynen İtalya, Hollanda, Fransa, İspanya örneklerinde olduğu gibi yüksek gelirler elde edilebilir.

Çözüm başta pamuk ve mısır olmak üzere yukarıdaki bölgesel üretimde yer alan ürünlerin rekolte, kalite, işleme ve ihracatında radikal tedbirler ve desteklemelerle değerlerinin artırılmasında yatmaktadır.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.