Takip Et

Osmanlı’da Yetiştirme Alanlarında İncir-2

İncirin anavatanı olarak kabul edilen Menderes vadisinin Kızıldere’den başlayarak, Söke’ye ait Argavlı Köyü'ne kadar uzanan bölümünde yetişen sarı lop incir çok eski çağlardan itibaren Aydın’a has bir meyve olarak kabul görmüştür.

Cumhuriyetin ilk döneminde incirle ilgili yegâne derli toplu eseri kaleme alan Mehmet Ziya, o dönemin incir alanlarıyla ilgili olarak şu bilgileri vermekteydi:

“Erbeyli incirlerinin üretimi neredeyse İzmir’in tüm merkez sancaktadır. Sayıları oldukça fazla ve her birinin adı birçok köyün guruplarını temsil ediyor. Ayasulug, Balatçık, Değirmencik, Karapınar, Erbeyli vs. aralarında sayabileceklerimiz.”

“Kıymet-i ticarisiyle mahsulû mütearif olan yerler; Aydın, Nazilli, Bozdoğan, Söke, Karacasu, Çine, Karapınar, Erbeyli, Germencik, Selçuk, Ödemiş, Bayındır, Kuşadası’ydı Bu kasabaların mahsulü İzmir pazarlarında en canlı mamulâta zemin teşkil ederdi ve bilhassa Erbeyli malları ziyadesiyle makbuldü.” (40)

Ayrıca incirin en kalitelisinin yetiştiği yerlerden biri de Nazilli idi. İncir her dönemde özellikle saray sofralarının gözdesidir. XIX. Yüzyıla gelindiğinde incir, uzak ülkelerdeki sofraların da gözdesiydi. Ağustos ayı sonlarında toplanan incir, Nazilli’de büyük yığınlarla hanlara, çarşılara hatta sokaklara konur. Her cins ve renkten kadınlar incirleri kutulara yerleştirmek için şehir ve civarına dolarlar Her biri yüzlerce deveden oluşan kervanlar inciri İzmir’e taşırdı.(41)

Elimizde bulunan Osmanlı dönemi Aydın Vilayeti Salnameleri’nde kazalarla ilgili bölümlerde nüfus, idari birimler, devlet görevlilerinin adları, kazanın değişik özellikleri verilirken tarımıyla ilgili kısa paragraflar halinde de bilgiler verilmiştir. Genellikle kalıplaşmış cümleler halinde sunulan bu bilgiler bazen üretim rakamlarını verirken bazen de ürün adlarını saymakla yetinilmiştir.

1891 yılı Aydın Vilayeti Salnamesinde Aydın genelinde yetiştirilen tarım ürünleri ile ilgili bilgiler verilmektedir. Dikkati çeken nokta XIX yüzyılın sonlarında yetiştirilen ürünler içinde bugün Aydın İli için herhangi bir değer ifade etmeyen haşhaş (afyon), meyan kökü, palamut ve harnupun (keçiboynuzu) önemli bir gelir kaynağı olmasıdır. Yine aynı dönemde, bugün önemi azalmış olan yulaf ve baklanın önemli bir değer ifade etmesidir.

“Enva-i ve Miktar-ı Mahsulât:

Vilayette her türlü mahsulât yetiştirilse de başlı vekayet(?) üzere olanlar: buğday, arpa, yulaf, bakla ile pamuk, tütün, haşhaş mezruatı ve incir, meyan kökü, palamut mahsulâtı ve bilhassa servet-i umumiyesinin en büyük kısmını teşkil eyleyen bağcılık ve bunlardan başka harnup…”(42)

Aydın merkez kasabanın1895 yılı tarım görüntüsü çizilirken verilen rakamlar dikkati çekicidir:

“Aydın Kasabasında 32 bin dönüm arazide senevî 16 bin kile-i İstanbul hazetta(?),ve 3 bin dönümde 2 bin 500 kile galaf zahire, 25 bin dönümde 32 bin 500 kile çavdar,100 dönümde 100 kile kumdarı,6 bin dönümde 2 bin 500 kile burçak,4 bin dönümde 2 bin 500 kile akdarı,500 dönümde 400 kile bakla,150 dönümde 350 kile susam,50 dönümde 150 kile nohut, zira edilir. Ve 8 bin 500 dönümde 700 bin atik kıyye çekirdekli pamuk,32 bin dönüm razide 170 bin kile arpa ve senevi 120 bin kantar incir, 30 bin kantar hurda incir husule gelir. Ve mahsulat-ı mezkure alınır,satılır.”(43)

XIX. Yüzyılın sonunda sadece Aydın Kasabasının kuru incir üretimi yaklaşık 855 tondur. Burada dikkati çeken ise toplam üretimin beşte birinin hurdaya ayrılmış olmasıdır.

Kuşadası idari bakımdan kendisine bağlı bulunan nahiyesi Ayasulug (Selçuk) ile beraber bir tarım beldesi durumundadır:

“Ziraat: Kasabamız-ı yörede (Kuşadası) Hınta (buğday),eşşer (arpa), susam, pamuk, üzüm, incir, zeytin, tütün ve emsali hububat ve saire zira edilir.*(44)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.