Takip Et

TARIM SEKTÖRÜNÜN SON DURUMU

Tarım sektörü özellikle son birkaç yıldır en zor dönemleriniden birisini yaşamaktadır.Bilhassa 2018 yılı ilkbaharından itibaren Türk dış politikasındaki yanlışlıklar ve miyopluktan kaynaklanan dış ekonomik baskılar ağırlığını ve etkisini en fazla tarım sektörü üzerinde gösterdi.

2019 ilkbaharında örtü altı üretim –doğal afet ve benzeri nedenlerden dolayı- hariç olmak üzere tüm tarım dalları ve üretim çeşitliliğinden Türk üreticisi zarar etmiş durumdadır.

Bu sonucu ekonomik gösterge rakamları içerisinde de tespit etmek mümkün olmaktadır.

TZOB’un 2019 Mayıs ayında yayınladığı Zirai ve İktisadi raporda tespitler şu şekilde yer almaktadır:

“Tarım sektörü 2011 yılında yüzde 8,2 oranında ekonomiden pay alırken, bu oran 2018 yılında 2,4 puan gerilemeyle yüzde 5,8’e geriledi. Sektörün GSYH’deki payı, ekonomimizin yapısının değişimine ve gelişimine uygun olarak sanayi, hizmetler sektörüne göre gerilemiştir. 2011-2018 döneminde sanayi sektörünün ekonomideki payı 2,4 puan artarak yüzde 19,8’den, yüzde 22,2’ye çıkarken, hizmetler sektörü 1,1 puan artarak yüzde 52,8’den yüzde 53,9’a yükselmiş, yüzde 7,2 olan inşaat sektörünün payında ise bir değişiklik olmamıştır.”

Tarımın kaderi piyasa ekonomisine,ülkenin makro ekonomik dengelerine bağlı olduğu kadar arz-talep dengesine göre de değişmektedir.

Ancak ülkemizde piyaslara arz edilen tarım ürün ve gıda miktarı ne olursa olsun gerçekte piyasa belirleyicileri Türk çiftçisi olmamakta, piyasayı imalatçı,aracı,komisyoncu ve sanayiciler belirlemektedir.Bunun da en açık göstergesi doğal afetler nedeniyle piyasaya arz edilen tarım ürünü ve gıda azalmasına rağmen tarım ürünleri fiyatları yükselmemekte,gıda fiyatları ise üretici elinden çıktıktan sonra astronomik rakamlara ulaşmaktadır.

“2014 yılında ülkemizin hemen her bölgesinde doğal afet yaşanması nedeniyle sadece yüzde 0,6 büyüyen tarım sektörü, 2015 yılında baz yılı etkisi ve tarımsal üretimdeki artışa bağlı olarak yüzde 9,4 büyüdü. 2016 yılında olumsuz hava koşulları ve 2015 yılının baz etkisiyle yüzde 2,6 gerileyen tarım, 2017 yılında yüzde 4,9 büyüdü. Tarımdaki büyüme 2018’de yüzde 1,3’e indi. 2011-2014 döneminde yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 2,1 iken, 2015-2018 döneminde yüzde 3,3’e yükseldi.”

Ülke ekonomisinden en az ve en geç payı tarım kesimi almaktadır.

“2012 yılına kadar il ve ilçe merkezleri dışında kalan köy ve beldelerde yaşayan nüfus tarımsal nüfus olarak kabul görmekteyken, nüfus başına tarımsal GSYH 2011 yılında 3 bin 950 dolarken, 2012 yılında 3 bin 932 dolara geriledi. Ülke milli gelirinin 2011’de 11 bin 205, 2012’de 11 bin 588 olduğu ortamda kırsalda milli gelir, ülke ortalamasının yüzde 35,3’ünde, yüzde 33,9’da kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu 2013 yılından itibaren Büyükşehir Yasasıyla mahalleye dönüşen 16 bin 82 köy ve bin 591 belde ile ilgili nüfusu vermediğinden kişi başına tarımsal GSYH bu yıldan itibaren hesaplanmamaktadır.”

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.