Takip Et

TARIMDAN AYRILAN NÜFUS VE SONUÇLARI

Mimarlar Odası’nın tespitlerine göre “ Türkiye’deki göçlerin sonuçları itibariyle sosyal boyutta değerlendirilebilecek önemli bir nedeni, tarımda yaşanan dönüşüm ile ilgilidir.

 

Türkiye ekonomisinin büyük oranda tarıma dayalı olması ve bunun bir uzantısı olan sosyal yapının toprakla olan bağlantısı, tarımdaki teknolojik gelişmeler ile farklı bir boyuta geçmiştir.

 

Özellikle, 1950’li yıllarla birlikte tarım alanlarının teknoloji ile tanışmasıyla başlayan ve tarımda makineleşme olarak ifade edilen bu dönüşüme göre tarım kesiminde ihtiyaç duyulan insan gücü sayısında azalmalar meydana gelmiştir.

 

Bu nedenle kırsal alanlarda tarım kesimine bağlı olarak hayatını idame ettiren bireyler işsiz kalmış ve yerleşim yerlerinden ayrılarak iş bulma umuduyla göç etmeye başlamışlardır. Diğer yandan, eldeki ekilebilir arazilerin küçüklüğü, toprak mülkiyetinde meydana gelen kutuplaşma olayları ve toprakların miras yoluyla parçalanması, entansif tarıma geçişte tarım kesiminde yaşanan diğer sorunlar olarak işgücünü göçe teşvik etmekte ve iç göçlere neden olmaktadır.”

 

“Kırsal kesimlerden kentlere olan göçün asıl nedeni ve başlangıcı, tarımda makineleşme olmasına karşın makineleşmenin bizzat kendisi değil, meydana getirmiş olduğu yapısal dönüşümlerdir.

 

Kırsal kesimlere traktörün girmesi tarımsal işletmelerin büyümesi yönünde bir baskı yaratırken, yerel pazardan dış pazarlara açılma da, standartlaşmış ve uzmanlaşmış üretime geçişi sağlama yönünde baskı yaratmıştır.

 

Küçük tarımsal işletmeler (geçimlik ve yerel pazar için üretim yapan işletmeler) tarımsal dönüşüm sonucunda topraklarını satıp ya da kiraya verip kente göçenler veya pazara dönük üretim yapan küçük işletmeler şeklinde kalırken, toprak mülkiyetinden kaynaklanan yarı feodal işletmeler o döneme kadar olan sermayeleriyle makineleşmeye geçmiş ve bu büyük işletmelerin ortakçıları ve işçileri de kente göç etme eğilimi içine girmişlerdir.

 

Ayrıca, kırsal kesimlerle ilişki içinde olan kent esnafı ve tüccarlar da sermayeleriyle birlikte traktör alıp, toprak kiralayarak büyük işletme halini almaları da ortakçılar ve geçimlik üretim yapan köylüler için işlenecek tarımsal alanların daralmasına neden olmuştur.”

 

R. Keleş’e göre başka bir açıdan bakıldığında ise, traktörün tarıma büyük ölçüde girmiş olması, makinenin işgücü emeğinin yerini almasına olanak tanımıştır. Bir traktörün tarım kesiminden ayırdığı işgücü sayısının 3, 4, 7 veya 9 kişi olduğuna ilişkin çeşitli yaklaşımlar mevcuttur. Bu yaklaşımların ortalaması alındığında ise, bir traktörün 6 tarım işçisini ve ailesini kente göç etmeye zorladığı görülmektedir.”

 

Günümüzde tarımdan ayrılarak sanayi başta olmak üzere başka sektörlerde iş arama eğilimi devam etmektedir.Bunun bazı nedenleri;

 

• Mevcut tarım arazileri ve hayvan varlığının ailenin geçimine yetmemesi

• Miras hukuku ile tarım arazilerinde hane başına düşen payın azalması

• Gelecek nesiller için daha iyi eğitim ve sağlık imkanları

• Refah kaygısı ve özlemi.

 

Ancak günümüz şartlarında tarımdan ayrılan her fert yukarıda saydığımız dört imkanı elde edememektedir.

 

Genellikle meslek dışı işlerde çalışma zorunluluğu asgari ücretle çalışma yolunu açmaka,şehrin şartları da bu gelir kesiminin refahtan çok yoksulluk içinde yaşadığı bir düzene itmektedir. (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.