Takip Et

BATI TRAKYA TARIMI (Gezi Notları)-25 SONUÇ-1

Batı Trakya ve Makedonya Bölgeleri’ne yaptığımız gezide genel olarak iki amaç gütmekteydik. Birincisi tarım ve tarıma dayalı işletmeleri incelemek, ikincisi de Batı Trakya Türk Azınlığı’nın tarımsal sorunlarına çözüm aramak.

Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ilk sorunu insan hakları ile ilgili. Bununla ilişkili olarak sorunlar ekonomik temelli.

Batı Trakya Yunanistan’ın en geri kalmış ve en fakir bölgesidir.

Batı Trakya Türk Azınlığı’nın çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Türklerin yakın zamana kadar ticaret yapmalarının önünde engeller bulunmaktaydı. Bölgede ticaret 1990’ların sonuna kadar Atina ve Selanik’ten gelen tüccarlar tarafından yapılmaktaydı. Günümüzde AB baskısı ile bazı Batı Trakya Türk Azınlığı Mensupları imalat ve ticaret yapabilmekteler.

Ayrıca Maliye tarafından Batı Trakya Türk Azınlığı’na sürekli verilen cezalar azınlığın işletme açamamasına sebep olmaktadır.

Bugüne gelindiğinde az da olsa kırılmış olmasına rağmen, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ciddi sayılacak yatırım ve işletmelerinin olmaması da Yunan Politikası’nın bazen doğrudan bazen de dolaylı uygulamalarının bir sonucudur.

Bölgede görüşme yaptığımız Batı Trakya Türk Azınlığı’ndan bazı kişilerden Batı Trakya’nın ülkenin en geri kalmış bölgesi olmasının bir diğer önemli sebebinin Yunanistan’ın 1980’e kadar buranın elden çıkma riski taşıdığını düşünmesi olduğu iddiasını duyduk. İddiaya göre Yunanistan sürekli istikrarsızlığın olduğu bölgeye bu sebeple 1980’e kadar ciddi yatırımlar yapmaktan kaçındı

Bu paranoya yakın zamana kadar da devam etti. Turgut Özal’ın Başbakanlık’ı döneminde iki ülke arasında çıkan bir gerginlik esnasında İskeçe ve Gümülcine’de nerdeyse Yunanlı kalmamış, Atina ve Selanik’e taşınmışlardı.

Yunanistan, Batı Trakya’nın nüfus yapısını değiştirmek için en etkili yöntem olarak ekonomik baskıyı kullanmaktadır.

Bilhassa, Batı Trakya Türk Azınlığı Mensupları’nın tapulu yahut tapusuz topraklarının çeşitli vesilelerle ellerinden alınması, Türklere karşı ekonomik mücadelenin temelini ve en önemli adımını oluşturmaktadır.

1923’te Batı Trakya’da toplam arazinin % 85’i Türklere ait iken bu oran günümüzde % 25’lerin altına düşmüştür. 1922’de mübadeleyle bölgeye gelen Rumların, Türklerin elindeki toprakları zorla almasıyla başlayan tarım topraklarına el koyma süreci azalmış olsa da hala devam etmektedir.

Azınlığın elindeki arazilerin alınmasındaki başlıca gerekçe kamulaştırma olmuştur. Ancak bazen çeşitli gerekçelerle kamulaştırılan topraklar bu gerekçelerin dışında değerlendirilmiştir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.