Takip Et

GIDA VE TARIMDA NEREYE DOĞRU GİDİYORUZ

Son çeyrekte tarımın % 5,9 küçülmesi maalesef ne kamuoyunda ne de poltikacılarda yeterli tepkinin gelmesini sağlamadı.

Bu da “Ülkem insanı olarak” tarıma ,gıdaya ve olası açlığa ne derece önem verdiğimizin göstergesidir.

“Allah,insanı açlıkla terbiye etmesin” duasının anlaşılmadığını göstermektedir.

Tarımda kullanılan kimyevi gübrelerdeki son bir yıllık fiyat artışı yüzde 300’ü aşarken, mazot, tohum, zirai ilaç, hayvancılık sektörü için yem ve diğer girdilerdeki yüksek artışlar üretim sürecini tehdit etmekte,süreci kesintiye uğramak gibi en kötü senaryo ile karşı karşıya bırakmaktadır.

En çok ihtiyaç duyduğumuz ana ürün kalemleri hububat ve bakliyattır. Ürün bazında değerlendirdiğimizde buğday,mısır,pirinç,fasulye,et,süt,yumurta ana besin kaynaklarımız olarak ortada durmaktadırlar.

Türkiye, yılda ortalama 20-21 milyon ton buğday üretilmektedir. Bazı yıllar 22.5 milyon tona kadar çıkan üretim , TÜİK’in 2021 yılına ilişkin ilk tahminine göre, 2020 yılında 20 milyon 500 bin ton olan buğday üretiminin 2021’de yüzde 7.3 oranında düşüşle 19 milyon ton olacağıikinci tahmininde ise üretimin yüzde 13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon ton tahmin edilirken 16 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.

Bu sonuç ülkenin yaklaşık olarak 6 milyon ton buğdaya ihtiyacı olduğu gerçeğini ortaya çıkarırken,uluslararası piyasalarda hububat fiyatlarının yüksekliği ithalatı zor duruma sokmaktadır.

Kuraklık,sel,fırtına gibi doğa olaylarından etkilenmeyen ürün neredeyse yok gibi. Üretimin azalması sonucu, ithlata rağmenToprak Mahsulleri Ofisi, hububat ve bakliyat ürünlerinde geçen yılın hasat dönemine göre alım fiyatını yüzde 35-40 oranında artırmasına rağmen piyasanın gerisinde kaldığı için iç piyasadan,yeterli ve stoklanacak düzeyde ürün alamamıştır.İç piyasadan aldığı ve ithal ettiği hububatı % 100 yüksek fiyatlarla tekrar iç piyasaya sürmektedir.

Devletin ekonomi kurumları artık çaresiz durumlara düşmektedirler. Pazardaki,raftaki,fırındaki,esnaftaki nihai ürünlerdeki olağan üstü fiyat artışlarını durdurabilmek için sık sık yeni ithalat kapıları açılırken başarısız da olunmaktadır

Bunun en önemli nedenlerinde iki tanesini sıralayacak olursak birincisi

Çiftçi elinde tarımsal ürün fiyatlarının çok düştüğü hallerde taban oluşturacak politika adımlarının atılamaması,ikincisi ise Türkiye dışında tarım ürünleri ve gıda üreten ülkelerin ,her ihtimale karşı gıda ve tarım ürünü stoklamalarına rağmen,Türkiye’nin stok yetersizliği nedeniyle ne tohum,ne hububat,ne gıda stoklamada yetersiz ve beceriksiz kalmasıdır.

Bunca sıkıntıya rağmen Türk çiftçisi üretmeye gayret ederken önünde döviz ve girdi fiyatları artışından kaynaklanan büyük bir engel üretim sürecini tehlikeye sokmaktadır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.