Takip Et

Büyük Menderes Niçin Kirli Akar-20 Bor Ve Büyük Menderes Nehrinde Bor Kirliliği

Jeotermal atık suyun Büyük Menderes Nehri’ne deşarjından sonra toprakların, özellikle 0-20 ve 20-40 cm profil derinliklerinde; Elektriksel kondaktivitenin 9-10 kat, ESP’nin 6-7 kat, 'bor’un ise 60-70 kat arttığı görülmektedir. Bu ise atık su deşarjından sonra sulama suyunda konsantrasyonu yükselen bor elementinin topraklarda da birikerek sorun oluşturduğunun açık göstergesidir.

Topraklardaki bor miktarının olumsuz etkileri, toprağın nem miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Örneğin, topraklarda ortalama 17 ppm bor, kurak iklimlerde yararlı, ancak 0,1-2,5 ppm bor, ılıman iklimlerde zararlı etkiler göstermektedir. Aynı şekilde organik madde miktarı düşük ve taban suyu yüksek olan topraklarda, çözünürlüğü yüksek olan 'bor'un bitkiler tarafından alınması kolay olmaktadır.

Ana tarımsal faaliyetin narenciye olduğu Feslek- Nazilli Ovası topraklarında, organik madde miktarı çok düşük, toprak nemi ise oldukça yüksektir. Bu nedenle topraklarda bulunan yüksek orandaki bor, bu alandaki narenciye bitkisinin büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir.

NARENCİYEYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Kuyucak yöresindeki diğer bazı bitkilerin ekiliş oranlarının yüksek olduğu görülmesine karşın bu bitkilerden bazıları, yüksek eğimli arazilerde kuru koşullarda yetiştirilmektedirler. Ova kısımda özellikle sulu tarım alanlarında hakim ürün narenciyedir.

Sonuç olarak; Büyük Menderes Nehri’ne deşarj edilen jeotermal atık sular, hem sulama suyunda hem de bu su ile sulanan topraklarda olumsuz etkiler oluşturmakta, dolayısıyla bu alanlarda tarımı yapılan bitkilere, özellikle de 'bor’a çok duyarlı olan narenciye ağaçlarına zarar vermektedir. Bu nedenle, jeotermal santrallerinin atık suları, kesinlikle yüzey ve yeraltı sularına deşarj edilmemeli, bu suların reenjeksiyon yoluyla akiflere tekrar geri basılması olanakları araştırılmalıdır. Bu yöntem, jeotermal atık suların olumsuz çevresel etkilerinin ortadan kaldırılması, aynı zamanda jeotermal rezervuar basıncının korunması ve kapasitesinin sürdürülebilirliği bakımından en akılcı yol olarak düşünülmektedir. (Doğan Akar. Jeotermal Santrallerin Çevresel Etkileri) 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.